Home - / - Tag Archives: dr ali hatay

Tag Archives: dr ali hatay

Prostat ve Prostat İltihabı

Op. Dr. Mehmet Ali Hatay

Prostat organı meni geçişini sağladığı ve meni kıvamını sağladığı için önemli bir organdır. İdrar torbasının tabanında bulunur. Vücudun dış yüzeyinde ise penis kökü ile büyük tuvaleti deliğinin ön tarafında bulunur.
Meniye sperma denir. Sperm döllemeyi sağlayan ve testis tarafından üretilen bir hücredir.

Prostat iltihabı bu organın iltihabıdır. Bu dokunun mikrop veya başka bir sebeple iltihaplı doku haline dönmesidir.
Prostat iltihabının tedavisi mümkündür. Ama elbette bunun şartları vardır. Tedavi bir bütündür. Yani tedavi sadece ilaç, doktor seçimi değil hastanın morali, gayreti, inancı, stresi de önemlidir. İlaç kullanımı doktorun tedavisi altındadır. Mikrop varsa antibiyotik kullanılır.

Diğer ilaçlar, iltihap giderici ve vücut direncini artırıcı ilaçlardır. Prostat içine yapılan enjeksiyon ilaç ve antibiyotiklerinden bir çok hasta fayda görmektedir. Denemekte fayda vardır.
İlaç haricinde hastaya çok önemli iş düşüyor. Bir defa moral bozulmamalı, başına gelen bu hastalıkla nasıl mücadele ederim diye gayret etmeli. Hastalığı yeneceğim diye kendi kendine telkin yapmalıdır. Takıntı bu hastalığın baş düşmanıdır. Birçok hasta prostat hastalığından ziyade takıntıdan muzdariptir.

Ayrıca koruyucu ve kollayıcı tedbirlerinde alınması önemlidir. Mesela kabız kalmamak, günde 10 bardak su içmek, makat bölgesine sıcak uygulamak, sıcak su oturma seansları (Küvet) çok faydalıdır. Küçük bir kiremit parçasını makatla testis arasına koyup bu bölgeyi ısıtmak birçok hastaya çok iyi gelir.
Acı, baharatlı, kırmızıbiberi, karabiberi, turşu ve ekşi besinler, kola, meşrubat gibi tahriş edici içecekleri, sigara, esrar, uyuşturucu, içki ve alkol gibi zararlı maddeleri kullanmaması lazım. Bunlar prostat iltihabı tedavisi, koruyucu ve kollayıcı tedavide çok, çok önemlidir.
Soğuk prostatın düşmanıdır. Soğuk yere oturmak, ayakları üşütmek, büyük tuvaletten sonra soğuk suyla yıkamak, prostat iltihabı şikayetlerini artırır. Bunlardan kaçınmak lazım. Zaten prostatı ısıtıcı sıcak tatbiki sebebi budur.
Doktor uygun görürse prostat masajları yapar. Haftada 1 masaj çok defa fayda verir. Düzenli ilişki veya manüel boşalmalar faydalıdır.

Prostat iltihabı hiçbir zaman hayat boyu devam etmez. En azından evlenince cinsel hayat düzene girince iyileşme ihtimali artar. Prostat iltihabı evlenmeye engel olmadığı gibi bilhassa tavsiye edilen bir şeydir.
Bunlara dikkat edin, çok rahatladığınız göreceksiniz. Hastalıkta zamanla geçecektir.

Tedavi:
Akut devrede yani prostat iltihabı ilk çıktığında yatak istirahat yapılmalıdır. Böylece ağı ve ateşle mücadele edilir. Ağrı kesici ve ateş düşürücü fitiller faydalıdır. Bol su içilir. Günde 10 bardak su ihtiyacını karşılar.
Kabızlık var su giderilir. İdrar kültüründe mikrop varsa bu mikroba etkili antibiyotik verilir.
1-2 hafta geçince hastalık iyileşmezse kronik yani müzmin prostat iltihabı dediğimiz forma dönüşür. Hastaların asıl şikayet ettiği prostat iltihabı budur.
Kronik prostat iltihabı çok defa bir belirti vermez. Orta yaş, genç ve ergenlerde.
Belirtileri:
1- İdrar yapmada huzursuzluk, sık idrara çıkma, idrarda yanma, idrar kanaması şikayetleri olabilir. En önemli belirtisi akıntıdır. Sabahları ilk idrar yaptıktan sonra miktar olarak çok gelir. Rengi beyaz ve saydamdır. Yapışkan bir sıvıdır. Salyaya benzer. Zevk suyu dediğimiz meziye benzer.
2- Çabuk yorulma, uyku düzensizliği, konsantrasyon bozuklukları olabilir. Belin alt kısmında ağrı olur.
3- İsteksizlik olur. Sertleşme sorunları, erken boşalma gibi cinsel sorunlar olur.
Teşhis:
Gelen akıntının mikroskobik muayenesinde mikroplar ve iltihap hücreleri görülebilir.
Kan tahlilinde iltihap hücresi aranır. PSA (Prostat Spesifik Antijeni) bakılır. idrar tahlilleri yapılır.
Prostattik ultrason çekilir. Bu ultrasonun diğer ultrasondan farkı prop dediğimiz bir aparatı makattan içeri sokarak prostat ultrasonu çekilir.

Tedavi:
1- Kronik Prostatit te çok defa antibiyotik fayda vermez. Bunun yerine iltihap giderici haplar ve fitiller verilir.
2- Sinirleri yatıştırıcı, stres giderici ilaçlar ve vitaminler verilir.
3- İstirahat tavsiye edilir.
5- Sıcak su banyoları veya torbaların alt kısmına tatbik edilecek sıcak (Termofor) çok defa faydalıdır.
6- Haftada 2 defa doktorun yapacağı prostat mesajı hasta çok defa rahatlar.

Prostat iltihabının tedavisi mümkündür. Ama elbette bunun şartları var. Tedavi bir bütündür. Yani tedavi sadece ilaç, doktor seçimi değil hastanın morali, gayreti, inancı, stresi de önemlidir. İlaç kısmını doktor ayarlar İlaçlar mikrop varsa antibiyotik ve iltihap giderici ilaçlardır.

DİĞER YAZILARIMIZ

01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
02 – Genelev Gerçeği
03 – Varikosel ve Tedavisi
04 – Masturbasyon Hakkında Öğrenmek İstedikleriniz.
05 – Erken Boşalma ve Tedavisi
06 – Sertleşme Sorunu ve Tedavisi
07 – Prostat İltihabı ve Tedavisi
08 – Porno ve Zararları
09 – Masturbasyon Perhizi Nedir? Nasıl Yapılır? Dr. Ali Hatay Perhiz Metodu.
10 – Böbrek ve Oruç
11 – Tıbbi ve Dini açıdan Sünnet olmak kitabın PDF Formatı  
12 – İdrar Damlaması Ve İstibra
13 – Gerdek Gecesi
14 – Sünnet
Ayıca şu adresten kitaplarıma ulaşabilirsiniz:  
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html
Daha Geniş Bilgi, hastalığınız hakkında bilgi alma ve soru sormak için:
Dr. Ali HATAY’in Hasta Odası Soru ve Cevap Panosunu kullanabilirsiniz.

SIK SORULAN SORULAR

KONU-1: PROSTAT İLTİHAPLARI

Prostat iltihabı belirtileri nedir ?

Prostat iltihabı belirtileri nedir ?

Prostat iltihabı 2 ye ayrılır:

1- Akut (Acil) prostatit
2- kronik (Müzmin) prostatit.
Akut prostatitte belirtiler: İdrar yaparken huzursuzluk, İdrarda yanma, sık idrara çıkma şikayetler, İdrar bulanıklaşır. İdrarın başında veya sonunda 1-2 damla kan gelir. Prostat şiş ve gergin olduğundan idrar yapmada güçlük ortaya çıkar. Torbaların alt kısmında ağrı vardır. Yüksek ateş olur. Titremeler bulantı ve kusmalar buna eklenir. Günlerce ve haftalarca devam edebilir. İdrar dış deliğinden çok defa akıntı olmaz. Daha sonra tedavi edilmezse şikayetler hafifler veya apseye dönüşür. Böylece müzminleşir.

Kronik Prostatitte belirtiler:
1- İdrar yapmada huzursuzluk, sık idrara çıkma, idrarda yanma, bazen idrarda kanama şikayetleri olabilir. En önemli belirtisi idrar dış deliğinden gelen bir akıntıdır. Sabahları ilk idrardan önce çok fazladır. Rengi beyaz saydamdır. (Yeşil olmaması ile bel soğukluğundan ayrılır) Yapışkan bir sıvıdır. Salyaya benzer.
2- Çabuk yorulma, uyku bozuklukları, konsantrasyon bozuklukları vardır. Belin alt kısmında ağrı olur.
3- Seksüel arzu azalır. Sertleşme problemleri vardır. Erken boşalma görülür.

Prostat iltihabı tedavisi zor mudur ?

Prostat iltihabı tedavisi zor mudur ?

Prostat tedavisi maalesef zordur. Tedavinin zorluğu ilaçların prostat dokusuna ulaşmasının zor olmasındandır. Fakat tedavi imkansız değildir. Yoğun tedavi ve takip gerekir.

Prostat iltihabında tedavide nelere dikkat etmelidir ?

Prostat iltihabında tedavide nelere dikkat etmelidir ?

1- Kabız kalınmamalı. Bu nedenle bol su içilmeli, sebze, meyve ve lifi bol yiyecekler tercih edilmeli
2- Karabiber, kırımız biber gibi acılardan, tahriş edici baharatlardan, turşudan kaçınılmalı.
3- Bilhassa ayakları ve kalça bölgelerini üşütmemeli. Bu bölgelere sıcak su torbası veya sıcak tuğla konulmalıdır.
4- Çok oturmamalı.
5- Her akşam sıcak küvete veya leğene oturma seansları yapılmalı.
6- Doktorunuzda prostat masajı istemelisiniz. Haftada 2 veya 1 masaj prostat iltihaplarında iyi olur.
7- Sık sık menini boşalması da tedavide iyi sonuçlar verir.
Geniş Bilgi İçin:
https://dralihatay.com.tr/prostat-iltihabi.html

KONU-2: Varikosel Nedir?

Varikosel nedir? Tedavide ameliyat şart mıdır ?

Varikosel nedir? Tedavide ameliyat şart mıdır ?

Varikosel aynı bacaklardaki damarların varisleşmesi gibi torba damarlarının genişlemesidir. Sebebi belli olmayıp bir damar bozukluğudur. Önemi, yumurtayı çevreleyen damarların göllenmesi sonucu ısı artışına neden olur ve testisin fonksiyonunu bozarak kısırlığa yol açar.
Bu damar genişlemesini önleyecek veya tedavi edecek bir ilaç yoktur. varikoselin dereceleri vardır. Bu dereceler Doppler Ultrasonu sonucu belli olur. Grade 1: Ameliyat gerekmeyebilir. Spermiogram tahlilindeki sperm değerleri göz önünde bulundurulur.
Grade 2: Spermiogram bozuksa ve ağrı varsa ameliyat gerekir.
Grade 3: Ameliyat şarttır.
Ameliyat 2 şekilde yapılır Normal cerrahi usul. Mikroskop altında. her iki metodun bir birine üstünlükleri yoktur. Önemli olan genişleme yapmış toplar damarların bağlanmasıdır. Bu sırada atar damar korunmalıdır.
Ameliyat narkoz vererek veya bölgesel uyuşturma (lokal) anestezi ile olur. 15 dakika sürer. Zor bir ameliyat değildir. Sabah ameliyat olan hasta akşam üzeri taburcu olabilir. Ameliyattan 2 saat sonra su ve yiyecek alabilir.

Hangi tip ameliyat olmalıyım ?

Hangi tip ameliyat olmalıyım ?

Ameliyat 2 şekilde yapılır.
1- Klasik: Kasık bölgesinin üzerinden açılır. Testis kordonu bulunur ve atar damarlar korunarak genişlemiş toplar damarlar bağlanır.
2- Mikro cerrahi: Yine kasık kanalından açılır. Bu defa mikroskop altında atar ve toplar damar ayrımı yapılarak damarlar bağlanır.
Son zamanlarda mikro cerrahi ile ameliyat yapılmasının daha avantajlı olduğu kongrelerde sunulmaktadır. Bu kararı biraz da ameliyat yapacak doktora bırakılması daha iyidir. Sebebi de her varikosel aynı olmamaktadır.

Ameliyat sonrası ağrılar ve şişlik ne kadar devam eder ?

Ameliyat sonrası ağrılar ve şişlik ne kadar devam eder ?

Ameliyat sonrası ameliyata bağlı şişlik veya ağrı çok defa görülür. Ağrının nedeni açıklanamazsa da şişlik damar düzenini bozulmasından dolayısı ile kan akımının zorlaşmasında ileri gelir. Bu şişlik 15 gün veya 1 ay kadar sürebilir. Ağrıda bu süre içerisinde olabilir. 1 aydan fazla devam eden ağrılar ve şişlik için tekrar kontrol etmek gerekir. Su veya kan toplanması, iltihap, cilt altı sıvının artmış olması gibi sebepler araştırılır. Bunun için ultrason çekmek gereklidir.

Ameliyat sonrası nelere dikkat etmelidir ?

Ameliyat sonrası nelere dikkat etmelidir ?

1- Çok ayakta durmamalı, uzun süre oturup kasıkları bükülmüş vaziyetine getirmemeli.
2- Ağır kaldırmamalı. Zorlayıcı hareketler yapılmamalı. Kabızlıktan kaçınılmalı. Bol su ve posalı yiyecek yenmeli. Ikınma, öksürük ve hapşırıktan korunmalı. Bunlardan korunamıyorsanız elinizi yar yerine koyup sonra öksürün. Böylece karın içi basınç yara yerine zarar vermez.
3- Bisiklete, motosiklete binilmemeli.
4- Bilhassa ayakları ve kalça üşütmemeli.
5- Ağır spor ve futboldan en aşağı 2 ay uzak durmalı. Bundan sonra yinede çok yorulmamaya dikkat edilir. Futbolda testise veya kasığa bir tekme gelme ihtimalini unutmayın. Bu ameliyat yarasına ve testise normal halden daha çok zarar verebilir.
6- Cinsel faaliyetler (Masturbasyon ve cinsel birleşme) en erken 20 gün sonra başlanılmalı. Şayet daha önce olursa yara açılması, iltihap kapma gibi yara yerine zararı olabilir. Spermlere veya testis işlevine zararı olmaz. Gece rüyada boşalma veya kendiliğinden boşalmanız ameliyat veya testisin fonksiyonuna zarar verici bir etkisi yoktur.
7- Banyoyu dikiş alındıktan 1 gün sonra yapılması iyi olur. Şayet çok kirlenildiği düşünülürse yaraya gelmeyecek şekilde lifle ve sabunla vücut silinir.
8- Doktorunuzun verdiği ilaçlar kullanılmalıdır.
9- Sperm tahlili en erken 3 ay sonra yapılmalı. Bunun nedeni testis her 3 ayda bir sperm üretir. 6 aylık tahlilde iyi olur.

Ameliyat sonrası spermde düzelme olur mu? Kısırlık giderilir mi ?

Ameliyat sonrası spermde düzelme olur mu? Kısırlık giderilir mi ?

Şayet kısırlık varikoselden ileri geliyorsa varikosel ameliyatlarında başarı şansı %80 dir. Ama kısırlığın nedeni başka şeylerse kısırlık kaybolmamaktadır. Fakat çok defa sperm değerleri, hareketlilik ve sayısı artmaktadır. Değerler hakkında kesin bilgi almak için spermiogramı ameliyattan 3 ay sonra yapılması gereklidir. Çünkü testis yeni sperm üretimi ancak bu periyottan sonra tamamlamaktadır

Ameliyat sonrası damarlar elime geliyor neden?

Ameliyat sonrası damarlar elime geliyor neden?

Varikosel ameliyatında varisleşmiş damarlar çıkarılmayıp sadece bağlanmaktadır. Yani damar aynen yerinde durur ama bağlandığı için kan geri gidemez ve damar içinde kalır. Bu damar el ile his edilir. Bazen ameliyat olmamış gibi bir hisse sebebiyet verir. Bu normal bir durumdur. Bu damar 1.5-2 ay gibi bir zamanda kişinin yapısına göre erir. Körleşir.
Geniş Bilgi İçin:
https://dralihatay.com.tr/varikosel.html

KONU-3: SPERMİOGRAMIN NORMAL DEĞERLERİ

Spermiogramın normal değerleri nedir?

Spermiogramın normal değerleri nedir?

Abstinans: (Cinsel Perhiz süresi): 3-8 gün
Görünüm: Homojen, gri-opak, kirli sarı
Viskozite: (Akışkanlığı): 2cm den küçük
Likefaksiyon: (Çözünürlük) Süresi: 20 dk.
Volüm: (Hacım): 2ml den büyük
PH: 7.2-8.0
Canlı Sperm (Canlılık): (Vitalite): %75 den fazla
Sperm Sayısı: 20milyon/ml den fazla
Total Sperm Sayısı: 40milyon/ml den fazla

Hareket: (Total motilite): %50 den fazla
A= İleri Hızlı Hareket : %35 den büyük
B= İleri Yavaş Hareket : %10
C= Yerinde Hareket : %10
D= Hareketsiz : 1.saat : %50  2.saat : %45
Hareket İndexi: 1.SAAT sonra A+B nin toplamı CLASS A=%25 A+B=%50 den büyük
Sıvılaşma sonu hareketlilik:%70-100
SMI(Sperm Motility İndeksi) (0-80 az) (81-160 orta) (161 ve üstü iyi)

İleri hareketli: Progresif hareketli sperm sayısı (PHSS). mililitrede 3 milyondan büyük olması lazım.
TMPSS: Bütün (Total) sperm sayısının harekete oranını 5milyondan büyük.
TMSS: Toplam ileri hareketli sperm sayısı 7.24 milyon dan büyük.
ORTALAMA İLERLEME HIZI (VSL): 25 MİKRON/SANİYE
ORTALAMA İZLEME HIZI (VCL): 40 MİKRON/SANİYE
FERTİLİZASYON YETENEĞİ (AHL): 2 MİKRON
ORTALAMA ÇARPMA SIKLIĞI (BCF): 9.0 Hz
ORTALAMA DÜZ YOL ALMA YETENEĞİ (STR): % 80
ORTALAMA.ÇİZGİ İZLEME YETENEĞİ (LİN): % 60

Şekil: (Morfoloji): Dünya sağlık örgütüne göre şekil durumu: %30 dan fazla olmalı.

Kruger kriterine göre şekil durumu: %14 ten fazla olmalı
%14 ve üzeri normal, normal yolla hamile kalma veya aşılamaya uygun
%5-13 sınırda, yıkama sonuçlarına, ve diğer infertilite nedenlerine göre karar vermek gerekir
%4 ve daha az ise tüp bebek gerekir.

Kruger kriterlerine göre çocuk olma ihtimali:

%14 ve üzeri normal şekilli spermde çocuk olma ihtimali:% 88
%4-14 arası normal şekilli spermde çocuk olma ihtimal : % 64
%4 ve altında normal şekilli spermde çocuk olma ihtimal : % 7.5

Teratozoospermi İndeksi (TZI) (Defetk sayısı/Defektli sperm sayısı)
100 spermatozoada bulunan anormalliklerin sayısı, kaç tane bozuk spermatozoa varsa (100’den normal spermatozoa sayısını çıkararak) buna bölünerek hesaplanır.
Bunu eşik değerini WHO 1.60; Menkveld ise 2.09 dir. TZI 1.60 ve altında ise, ya da Menkveld’e göre 2.09 ya da altında ise normal olarak kabul edilir, üzerindeki değerlerde fertilizasyon ihtimali düşer.

Beyaz küre: 1milyon/ml dan az
Yuvarlak hücre sayısı: 5 milyondan fazla olmamalı.
Sertoli hücresi: Her sahada 3-5 adet
İmmünobead (Antikor parçacık testi):%20 den az
Aglütinasyon: (-)
Hipoozmotik şişme(HOS)test: % > 60 (normal:60% dan büyük sweling %50-59 Şüpheli)
Sperm kültürü: Mikrop kolonisi 100.000 koloniden aşağı
Mikrop sayısı: 1 milyondan aşağı
MAR Testi: %10 den az partikülle kaplı sperm
Akromozom indeksi normali: % 90
Hemizona indeks: %35 den fazla
HOS Test: %60 dan fazla şişme
Sperm Penetrasyon testi: %10 dan büyük

DİĞER TESTLER:
Glukozidaz(nötral): 20mU.den büyük
Çinko(total): 2.4mmol den büyük
Sitrik asit(total): 52mmol den büyük, Sitrik asit 3 mg/ml den büyük
Asit fosfataz(total): 200U. den büyük, Asit fosfataz 100-300 m g/ml
Fruktoz(total): 13mmo den büyük Fruktoz 1200 m g/ml den büyük veya 150.00-600.00 arası

SEMENDE BULUNAN BİYOKİMYASAL PARAMETRELER 
Inositol: 1 mg/ml
Ca (Kalsium): 11.9-32.8 mg/dl
Zn (Çinko): 75 m g/ml den küçük
Mg (magnezium): 70 m g/ml den küçük
Prostaglandin: 30-200 m g/ml
Gliseril fosforil kolin: 650 m g/ml den küçük
Karnitin: 250 m g/ml den küçük
Spermine: 50-350 mg/dl
Üre: 72 m g/dl den küçük
Laktik asit: 90-100 m g/dl
Total protein: 1.58-180 mg/dl
Kolesterol: 103 mg/dl  den küçük
Total lipid: 185 mg/dl den küçük
Fosfolipidler: 83 mg/dl den küçük
PSA: 0.7 mg/dl den küçük
PAP: 0.3-1.0 g/L
PSP: -94 0.6-0.9 mg/ml
LAP: 30.000 U/ml
IgG: 7-22 mg/dl
IgA: 0-6 mg/dl
C3: 1.82 mg/dl den küçük
Transferrin: 5.3-42.4 mg/dl
Vitamin: C 7.3-12.8 mg/dl
a Glukozidaz: 20 mU/lt den küçük veya eşit

ENDOKRİN TESTLER:
FSH, LH, Estradiol, Testosteron tayinleri semen parametreleri ve androjene bağlı karakteristiklerde yetersizlikler olduğunda yapılmalıdır.
Düşük testosteron ve yüksek LH düzeyleri idiopatik hipogonadotropik hipogonadizm ile ilişkilidir.
Düşük FSH ve LH düzeyleri Kallman’s Sendromu ile ilişkili olabilir.
Düşük FSH ve LH düzeyleri Kallmann’s Sendromu ile ilişkili olabilir.
Öncelikle azoospermi veya ileri düzeyde oligozoospermili örneklerde yükselmiş FSH değerleri seminal tubul hasarını göstermektedir.
Normal veya yükselmiş düzeylerde Testosteron ve LH ile birlikte normal FSH androjen rezlstan: sendromlarmı göstermektedir.
PRL, ACTH, Growth Hormon ve TSH hipofiz ve hipotalamik hastahkların tanısında kullanılmaktadır.

SEMEN ANALİZLERİ:
Sperm aglütinasyonu veya immobilizasyonu spermlere karşı antikorlarin varlığını gösterir.
Canlı bakteri, lökospermi ve motilite kusurları enfeksiyonların varlığını göstermektedir-.
Sperm morfolojik bozuklukları ve oligozoospermi, hormonal dengesizlikler ve varikosel araştırılmasını gerektirir.
Fruktoz tayinleri seminal vezikül fonksiyonlarında ve kanal obstrüksiyonlarma bağlı azoospermilerin araştırılmasında kullanılır.
a Glukozidaz ve L. Karnitin tayinleri sperm motilite kusurlarının epididim kaynaklı olup olmadığının araştırılmasında kullanılır.
a Asit fosfataz tayinleri prostatik aktiviteyi, tümörleri ve kanal obstrüksiyonunun araştırılmasında kullanılmaktadır.
Sperm fonksiyon testleri vitalite, membran entegrasyonu, akrozom reaksiyonu ve penetras onu DNA denatürasyonunu ölçmektedir. (18)

ANTİ SPERM ANTİKORLARI:
Spermlere bağlı antikorların tayininde çeşitli diagnostik testler geliştirilmiştir. Bunlar tray aglutinasyon testi, antiglobulin assay’ler, sitotoksik testler, floresans mikroskobik testler, RIA ve ELISA testleri olarak özetlenebilir.
Anti-sperm antikorlarının ortaya çıkış nedeni olarak, vazektomi, kan testis bariyerinin travma ile hasarı, genital enfeksiyonlar, lokal enfeksiyonlar gösterilmektedir. Teşhisi ise ASA testleri ile yapılmaktadır. Anti sperm antikorlari sperm aglütinasyonuna, sitotoksisiteye, zona pellusida üzerindeki sperm reseptör bölgelerinin blokajına, ampullada sperm hareketinin ve fertilizasyonun engellenmesine ve embriyositotoksisiteye neden olmaktadırlar. ASA sperm yıkama teknikleri ile azaltılabilmektedir. (15)

SPERM ANTİKOR TESTLERİ:
Tray Aglutinasyon Testi (TAT) Sperm aglutinasyonunu ölçer
Gelatin Aglutinasyon Testi Gelatin mediumunda sperm aglutinasyonunu ölçer
Sperm immobilizasyon Testi Kompleman ilavesi ile oluşturulur
Sperm Sitotoksisite Testi Boya exclusionu ile oluşturulur
Immunfloresans Test * Antikor lokalizasyonu gözlenir
Mixed Aglutinasyon Test (MAR)* Antikor bağlı eritrositler veya immünobead’ler ile yapılır
Pasif Hemaglütinasyon Testi Sensitize eritrositlerin sperm antikorlari ile aglutinasyonu
AnzymeLinked Immunosorbent Immünglobinlere karşı enzim bağlı ikincil antikor yöntemi
Assay (ELISA)
IBT* Immünobead’ler ile antikor ve tiplerinin tayini
Genel olarak normal bir ejakulatın 5 milyon/ml’den fazla yuvarlak hücre ve 1 milyon/ml’den fazlada lökosit içermemeleri gerekir.
Kaynak: http://www.bilim.gen.tr/

Testisin normal hacmi?
Eğer ultrasonografi yapılıyorsa, üç boyutu ölçülerek 0.52 ile çarpılmasıyla da volüm hesaplanabilir. Avrupa ölçülerine göre ortalama bir testisin volümü 18 ml olup, 12 ile 30 ml arasında değişir. Daha fazla olmasına megalotestis denilir. Kesin olmamakla birlikte testiküler volümün sperm yapımı ile ilişkisi bulunduğu için, testis volümünün normal sınırlarda ölçüldüğü azoospermik erkeklerde seminal kanallarda tıkanıklık düşünülmelidir.

KONU-4: KISIRLIKTA ROL OYNAYAN HORMONLAR

Kısırlıkta rol oynayan hormonlar nelerdir?

Kısırlıkta rol oynayan hormonlar nelerdir?

Testosteron: Sperm üretiminin devamlılığını sağlar. Testisteki Leydig hücrelerinden salgılanır.
FSH (Yumurta Uyarıcı Hormon): Testisteki sertoli hücrelerini uyararak sperm üretimini sağlar. Hipofiz bezinden salgılanır.
LH (luteizan Hormon): Leydig hücrelerinde testosteron sentezlenmesini ve sperm üretiminin devamlılığını sağlar. Hipofiz bezinden salgılanır.
Prolaktin: LH’ın Leydig hücreleri üzerindeki etkisini arttırır. Hipofiz bezinden salgılanır.
Estradiol: LH sentezini kontrol eder. Karaciğer, kas ve yağ dokusunda testosteronun metabolize edilmesi ile oluşur. %20-25’i Leydig hücrelerinden salgılanır.
GnRH: FSH ve LH hormonlarının salgılanmasını sağlar. Beyinde hipotalamustan salgılanır.
İnhibin: FSH salınımını engeller. Sertoli hücrelerinden salgılanır.
Aktivin: FSH salınımını arttırır. Leydig hücrelerinden salgılanır.

KONU-5: EREKSİYON BOZUKLUĞU SERTLEŞME PROBLEMİ: EMPOTANS 

Sertleşme problemi nedenleri nelerdir ?

Sertleşme problemi nedenleri nelerdir ?

1- Hormonal Nedenler: Beyin ve testis dokusunun salgılamış olduğu hormonların eksiklikleri. Testosteron (erkeklik hormonu), Prolaktin ve FSH (yumurtayı uyarıcı hormon) eksikliği sertleşme den sorumlu hormonlardır. Guatr ve tiroit bezi hastalıkları dolaylı olarak sertleşme sorunu yapabilir.
2- Norojenik Nedenler: Beyin ve omurilikten gelen sinirlerin penis kaslarını çalıştırmaması sonucu meydana gelir. Bu sinirlerin alkol, şeker hastalığı, vitamin yetersizliği gibi etkenlerden dolayı yapısal bozukluklarda penis sinir, kas ve damar çalışma düzenini bozar.
3- Damarsal Nedenler: Penise gelen kan miktarının azalması sonucu olur.
4- Psikolojik Sebepler: Performans kaygısı, başarısızlık korkusu, ön sevişmenin kısıtlılığı, travmatik cinsel deneyimler, bozuk aile ilişkileri, ortam şartları uygunsuzluğu, utangaçlık, çekingenlik, kültürel özellikleri, cinselliğe bakış açısı, eşiyle ilişkisi, işyerindeki problemler, sertleşme sorununa neden olan psikolojik nedenlerdir.
5- İlaçlar: Tansiyon için kullanılan ilaçlar bu duruma sıklıkla yol açar. Bazı kalp krizi önleyici ilaçlar, idrar söktürücü ilaçlar, depresyon önleyici ilaçlar, sinirleri yatıştırıcı bazı ilaçlar, bazı hormon ilaçları sertleşme sorununa neden olur. Uyuşturuculardan kokain, eroin, marihuana sertleşme problemine neden olur.
6- Dış müdahale ile meydana gelen empotans: Karın büyük ameliyatları, böbrek nakli, şua tedavileri, bel fıtıklarının ameliyatları, mide barsak ameliyatları, prostat kanserlerinden sonra prostatın tümden çıkarılması., penis ameliyatları sonucu empotans meydana gelebilir.
7- Diğer Hastalıklar: Şeker hastalığı: Sertleşme problemi yapan en sık görülen hormon hastalığıdır. Hem sinirleri hem de damarları bozarak olumsuz etki yapar.
Kolesterol damar sertliği yapığı için sertleşme sorunlarına neden olur.
Kan hasatlıkları, kansızlık, aneminin bazı şekilleri sertleşme sorunu yapar.

Sertleşme probleminin tedavisi nasıl yapılır ?

Sertleşme probleminin tedavisi nasıl yapılır ?

Tedavi her şeyden önce nedene yöneliktir.
1- Damar Büzücü: Atar damar yetersizliklerinde damar içerisine damar büzücü ilaçlar verilir.
2- Vakum yöntemi: Vakum meydana getiren bir alet ve kavanoza benzeyen bir aygıtın içerisine penis konulur. Aletin vakumu sayesinde kan penis içerisine dolar. Bu sırada penis kök kısmına elastik bandajlar yerleştirilerek kanın geri kaçması önlenir. Yapılan bu işlem penisin sertleşmesini sağlar. % 60- 70 başarı sağlasa da kullanımı pratik değildir. Yan etkileri fazladır.
3- Cerrahi Yöntemler: Şayet damar darlığı varsa ameliyat ile bu giderilir. Şant ameliyatları denilen bazı ameliyatlar ile penisin içyapısındaki damarlar karnın çeşitli damarları ile ağızlaştırılarak penisin daha çok kanlanması sağlanır.
4- Penis Protezleri: Protezden önce mutlaka diğer metotlar uygulanmalı ve sonuç alınamazsa denenmelidir. Penis içerisine takılan çok çeşitli protezler vardır. Hidrolik prensiplerine göre çalışan protezler de vardır. Protezin bir ucuna balon konulur. Alet içerisinde sıvı vardır. Penisin sertleştirmek istendiği zaman bu balon pompalanarak protez şişirilir ve sertleşme sağlanır.
5- Hormonsal Tedavi: Erkeklik hormonu ve diğer hormonlar ancak bu hormon yetersizliğinde kullanılır.
6- Psikolojik Tedavi: Psikoanalitik, hipnoz, davranış bozukluğu tedavileri bir psikiyatrisi uzmanı yardımı ile sağlanır. Eşi ile birlikte yanlış bildikleri bir şey varsa bunun doğrusu öğretilir.
7- İlaç tedavisi: Günümüzde bu amaçla kullanılan iki ilaç vardır

En iyisi bir doktor gözetiminde alınmasıdır.
Geniş bilgi için şu yazımı da okuyun:

https://dralihatay.com.tr/empotans-sertlesme-sorunu.html

KONU-6: ERKEN BOŞALMA

Erken boşalma nedir ?

Erken boşalma nedir ?

Erken boşalma bir cinsel problem, cinsel yetersizlik değil bir cinsel uyumsuzluktur.
Cinsel ilişkide en önemli şey uyumdur. Erkeğin kadının orgazmından önce boşalması bir cinsel uyumsuzluk göstergesidir.
Kadın geç orgazm oluyorsa sorunu sadece erkeğe bağlamak doğru değildir. Bu durumda erkekte cinsel yetersizlik yoktur. Sadece uyumsuzluk vardır. Sonuçta bu sorun çözülmelidir. Uyumsuzluk ortadan kaldırılmalı ve tedavi edilmelidir.

Erken boşalmanın nedenleri nelerdir?

Erken boşalmanın nedenleri nelerdir?

Erken boşalmanın %99 sebebi psikolojiktir. %1 lik bölümü ancak bedensel ve yapısal bozukluklardan ileri gelir. Sebep kontrol etmeyi bilmemektir.

Bedensel nedenler:
1- Prostat büyümeleri ve prostat iltihapları, dış idrar yolu iltihapları erken boşalmaya neden olabilir.
2- Şeker hastalığı. Sinir ve damar uçlarını bozduğu için olumsuz etki gösterir.
3- Bölgesel üreme ve idrar yolu hastalıkları
4- Bölgesel duyu hasarı, sinirlerin hastalıkları
5- Karın ameliyatlar sonrası

Erken boşalmanın psikolojik nedenleri nelerdir?

Erken boşalmanın psikolojik nedenleri nelerdir?

1- En sık neden ergenlik ve gençlik çağlarında yapılan mastürbasyonlardır. Masturbasyon yaparken yakalanma korkusu bir an önce boşalmayı sağlamak ve işi bitirmek isteği erken boşalmaya neden olur.
2- Aile baskısı, içe kapanıklık, sıkıntılı ruh hali Erken boşalmaya neden olabilir. Mastürbasyon yapamamış kişilerdeki aşırı duygu birikimine bağlı erken boşalma görülebilir.
3- Partnere aşırı ilgi, bağlılık ve sevgi, heyecanı arttırıp erken boşalmaya neden olabilir. Aşırı duygu birikime sahip ve aşırı heyecanlı olanlarda erken boşalma sık olarak görülür.
4- Uzun süreli cinsel perhiz sonucu erken boşalma normal kabul edilebilir. Burada yine heyecan büyük rol oynar.
5- Genelevde para karşılığı kurulan ilişkilerde tıpkı mastürbasyon gibi tek taraflı hazza yönelik duygular içerdiğinden orgazm zamanlaması gibi bir sorun ortada yoktur, gene amaç boşalıp rahatlamaktır.
Kişi çok defa ilk cinsel deneylerinde problem yaşar. Erkeklerin ilk gençlik cinsel deneyimleri genelev veya masturbasyon olduğu için bu durumda çok defa hayat kadının aceleci olması, bir an önce işi bitirmek istemesi erkekte tek taraflı hazın gelişmesine neden olur. Bu nedenlerle kişide erken boşalma meydana gelebilmektedir.

Erken boşalmanın tedavisi nelerdir?

Erken boşalmanın tedavisi nelerdir?

Cinsel eğitim çok önemlidir. Kişi boşalmayı kontrol edebilmelidir. Bunun yollarını ve metotlarını araştırmalıdır. Bir defa öğrendikten sonra artık alışkanlık haline gelir..
Hastalığı kabul edip psikiyatri uzmanına başvurmak tedavi yönünden atılacak ilk ve önemli adımdır.
Psikiyatri uzmanı duruma göre psikanaliz veya psikoterapi yapacaktır. Çok defa vereceği vücudu gevşetecek rahatlatacak ilaçlar, hastanın bütün sıkıntılarını giderecektir.
Erken boşalmayı önleyici ilaçlarla veya geciktirici spreylerle çok defa fayda yerine zarar verir. Bunlar problemi daha çok büyütebilir. Yan etkileri olarak cinsel isteksizlik yapacak ve psikolojiyi daha çok bozulabilir.
Cinsel ilişkide safhalar vardır. Boşalma anına geldiği zaman hiç kimse bu boşalmayı engelleyemez ve önleyemez. Ancak bu boşalma safhasında girmeden sistemi yavaşlatmak, durdurmak veya kontrol altına almak erken boşalmayı da önlenir.
Cinsel uyum kadının ve erkeğin karşılıklı birbirleri ile ilişkisi ve anlayışı ile sağlanır.
Erkeğin yaklaşımı, sevecenliği, ön sevişme süresinin uzun olması ile kadın orgazmı öne alınabilir.
Kadının yardımı erkeğin orgazmının geciktirilebilinir. Sonunda çiftler ortak bir noktada buluşurlar.
Erken boşalmasını engellemek için çeşitli yöntemler ve metotlar uygulanmaktadır.
Erkeğin erken boşalmayı önleyecek bazı metot ve eksersizler:

1- Kegel Eksersizi: Penis kökü ve anüs kaslarının çalıştırma eksersizleridir. %60-70 faydalıdır.
2- Masters ve Johnson Metodu: Birleşme anında yapılacak bazı hareketlerdir
Bu metotlar ve eksersizler ve daha detaylı bilgi için şu yazımı da okuyun

https://dralihatay.com.tr/erken-bosalma-tedavisi.html

KONU-7: PENİS HASTALIKLARI

Penisin normal boyu ne kadardır ?

Penisin normal boyu ne kadardır ?

Penis boyu kişiden kişiye değişir. Kişinin şişman, zayıf olması, yapısının atletik veya piknik, minyon tipli olması ayrıca karın bölgesinin yağlı olması birer etkendir. Boy ve kilo ile doğru orantılıdır. Bir erkek minyon tipliyse hali ile penisi de küçük olabilir. Penis ölçme kişinin metoduna göre değişir. Çok defa yanlış ölçmeler olabilir. Cetvel ile ölçme, mezürü dediğimiz terzi ölçme alet ile ölçme   farklılık gösterir. Penisin alt yüzü ile üst yüz arasında ölçüm yönünden farklılık vardır. Normal ölçüm penis üst yüzünden tam tepe ile penis kök kısmı arasından yapılmalıdır. Bazı kimselerde penis kök kısmı yağ içinde olduğu için ölçme hatalı olabilir. Yanlış olarak küçük penis teşhisi konulur. Bu ölçüm işini uzman doktora bırakmalıdır. Sağlıklı bir ölçümde penisin ereksiyon olmadığı zamanki boyu 7 cm ve daha büyüktür. Ereksiyon olmuş penisin boyu 11-13 cm veya daha büyüktür.
Penis boyu daima erkekler arasında geyik muhabbetine neden olur. Herkes kendi penisinin büyük olduğunu söyleyerek bir nevi hava atma yarışmaları başlar. Bunların çoğu palavra olup karşısındakini küçük düşürme böbürlenme amacı ile yapılır. hatta çocuklar arasında penis ölçme yarışmaları sık olarak görülür. Halbuki “Aslında boyu değil işlevi önemlidir” söylemi de çok defa yürürlüktedir. Tabii ki penisin boyu önemli olmakla birlikte penisin ereksiyon haline ulaşması, partnerini tatmin etmesi ve erken boşalma olmaması daha önemlidir. Bu hususta en sık söylenenlere bakacak olursak normal penis boyu hakkında bir bilgimiz olabilir.
“Önemli olan boyu değil işlevidir.”
”Ne uzunu, ne kalını en makbul olanı içinde en çok kalanı”
“Partnerini mutlu eden penis, normal penistir”

Büyük penisin mahsuru var mıdır ?

Büyük penisin mahsuru var mıdır ?

Evet çok büyük penisin mahsuru vardır.
1- Geç ereksiyon olur. Çünkü penisin içine kan dolması zaman alır.
2- Partnerine acı vermesi ihtimali çok fazladır. Bu nedenle “Bütün kadınların büyük penis ister” inancı yanlıştır.

Penisin gelişmesinde etkili hormon hangisidir ? Bu hormonu ilaç olarak almakla penis büyür mü ?

Penisin gelişmesinde etkili hormon hangisidir ? Bu hormonu ilaç olarak almakla penis büyür mü ?

Çocuklarda penis gelişmesinde testosteron ve dihidrotestesteron isimli iki erkeklik hormonunun rolü vardır. Bu hormonların etkisi ile erkeğin cinsel organları 17 yaşına kadar gelişim gösterir. Kişide bu hormonlar eksikse peniste diğer cinsel organlar gibi büyümez. Bunu anlamak için mutlaka bu hormon ölçümü yapmak lazımdır . Şayet eksikse dışarıdan verilecek hormon penisin gelişmesini sağlar. Fakat hormonlar normalse dışarıdan verilecek hormonlar aksi tesir yapar. Çünkü vücut hormon fazlalığını algılayarak korunma mekanizmasını devreye sokar ve penisin ve diğer organların gerilemesine neden olur. Erkeklik karakterlerinde bozukluklar meydana gelmesine neden olur.

Küçük Penis tedavisi nasıldır ?

Küçük Penis tedavisi nasıldır ?

Penis büyütmek isteği ile hekime başvuran hastaları ikiye ayırabiliriz. Birinci gruptaki hastalar, gerçekten normal ölçülerden daha küçük penis hacmine sahip olan hastalardır. Bunların gerçekten penis büyütme işlemlerine ihtiyaç bulunmaktadır. İkinci grup hastalar da penis hacimleri normal olduğu halde daha fazla hacme sahip olmak için hekime müracaat eden hastalardır.Bu ikinci grup hastanın penis büyütme işlemine geçmeden önce organik ve psikolojik yönden hekim tarafından çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Çünkü cerrahi müdahale ne kadar başarılı olursa olsun bazen psikolojik sorunları olan hastalar yeni görünümünden mutlu olamayabilir.

Bu bakımdan penis büyütme işleminden önce hastanın hekimden isteğinin iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu noktada hastaya yapılacak tedavinin ne verebileceği operasyonun sonuçları ve operasyonla ilgili istenmeyen komplikasyonlar açıklıkla anlatılmalıdır. En uygunu, hastaların üroloji uzmanı ile birlikte bir psikolog ve endokrinologdan oluşan bir ekip tarafından organik ve psikolojik yönden incelenmesi ve yapılacak olan tedavinin hastaya tüm detayları ile anlatılmasıdır.

Penis büyütmeyle ilgili üç tip operasyon uygulanmaktadır.
Her üç operasyondan sonra dört hafta süre ile ilişki yasağı konulmaktadır.
Ameliyat sonrası elde edilen uzunluğun sürdürülebilmesi için özel ağırlık egzersizleri tatbik edilmektedir. (Alıntıdır)

Penis büyütme ameliyatları nasıl yapılır ?

Penis büyütme ameliyatları nasıl yapılır ?

Bir çoğunuzun da bildiği gibi çoğu zaman önemli olan penisin uzunluğu değil kalınlığıdır. Gözlemlerimize göre penise verilen yağ vücudun diğer taraflarına verilene oranla daha kalıcı olmaktadır. Ayrıca bu yöntem en fazla sünnetli erkeklerde başarılı olmaktadır, çünkü sünnet derisi ameliyattan sonra iltihaplanabilir, toplumumuz sünnetli olduğundan bu durum bir tehlike teşkil etmez.

Kadınların cinsel organları daha çok dış kısımlarında duyarlıdır (klitoris ve dış dudaklarda olduğu gibi ). İç kısımlar ise o kadar duyarlı değildir. Ay hallerinde kullanılan ve kadın cinsel organına yerleştirilen tamponlar kadınları rahatsız etmez. Bu nedenle kalın bir penis, ince ve uzun bir penisten daha etkilidir. Ayrıca penisin bizim yöntemimizle kalınlaştırılması esnasında bir miktar da büyüme olmaktadır (sadece dış görünüm olarak ).

Penisin kendisini direkt uzatmak ancak bazı bağ dokusunu kesmek ile mümkün fakat biz bu yöntemi tavsiye etmiyoruz çünkü bu müdahaleden sonra penis sertliğin- den kaybetmekte ve sağa sola daha fazla oynamaktadır. Bu cinsel temas esnasında arzulanmayan bir durumdur.

Yöntem:
Hastaların kendi yağları ile uygulanan penis büyütme işlemi için genel anestezi ve hastanede yatmak gerekmez. Lokal anestezi en güvenli yoldur İlk önce müdahale için yağın elde edilmesi ve hazırlanması gerekir. Fazla kilolu insanlarda penis kökü veya göbek altı bölge dediğimiz bölge genellikle şişman olduğundan penis bunun içine gömülür ve daha kısa gözükür. Bu nedenle yağın bu bölgeden alınması penisi daha çok ortaya çıkartacak ve onun gerçek uzunluğunu gösterecektir. Yağ vücudun başka bir yerinden de özel bir yöntemle ve enjektörle herhangi bir kesiye gerek kalınmadan alınabilir. Alınan yağın bir kısmı ilerde yapılacak enjeksiyon için dondurulur. Yağ bizim geliştirdiğimiz bir yöntemle penise enjekte edilir. Yine bu esnada herhangi bir kesi ye gerek yoktur. Enjekte edilen yer kendi kendine düşecek olan bir dikiş kapatılır.

Daha sonrası:
Başarı hemen gözle görülecek kadar belirgindir. Müdahalenin hemen sonrasında eve gitmekte bir sakınca yoktur. 3 gün sonra duş alabilirsiniz. Küvette sıcak banyo, sauna veya kaplıca ancak 3 hafta sonra mümkündür. Altı (6) hafta cinsel temas yasaktır. İstenmeden veya uyku halinde penisin büyümesi (ereksiyon) halinde herhangi bir tehlike yoktur. Kendi kendine ufalmasını beklemek gerekir. Masturbasyon ilk 6 haftada uygun değildir. İlk 3 gece sırt üstü yatmanızı tavsiye ederiz, eğer gece uyku da dönerseniz bu herhangi bir tehlike teşkil etmez. İlk idrarda biraz zorlanabilirsiniz. Hastalarımıza tedaviden sonra 1 gün evde dinlenmelerini ve çalışmamalarını öneriyoruz. 1 hafta aşırı hareketlerden kaçınılmalıdır. Bu işlemden sonra penis şiş, deforme ve kırmızı olabilir. Bu durum geçicidir. Bu şişlik 3 ila 7 gün içerisinde iner.

İlk bakıştaki korkularınız daha sonra sevince dönüşecektir. Düzensizlikler olursa bunlar dondurulan yağ ile düzeltilebilir. Her ameliyatta olduğu gibi size önlem olarak müdahale sonrası antibiyotik vereceğiz. Buna rağmen aşırı kızarıklık, sıcaklık, ağrı ve şişlik olabilir bu durumda bizi haberdar etmeniz gerekir. Çok nadiren enjeksiyon yerinde sertlikler hissedilebilir.

Daha önce de belirttiğimiz gibi daha iyi bir sonuç için yağ enjeksiyonunu tekrarlamak gerekir. Bu ağrısızdır ve dondurulmuş yağınız ile yapılır. Bu işlem sabır gerektirdiğinden sabrınız yoksa bu tedaviye hiç başlamayın. Sigara iyileşme sürenizi uzatacaktır. Alkol ilk iki gün tavsiye edilmez. Dar pantolonlar yağı itip deformasyona neden olabilir.
Bu yöntem bir iktidarsızlık tedavisi değildir. Erkeklik gücünüze olumlu veya olumsuz Bir etkisi yoktur.  (Alıntıdır)

Piyasada satılan penis büyüttüğü iddia edilen vakum pompaları veya metotlar doğru mudur ?

Piyasada satılan penis büyüttüğü iddia edilen vakum pompaları veya metotlar doğru mudur ?

Hayır bu kesinlikle doğru değildir. Medyanın ileri sürdüğü, allayıp pullayıp bir kurtuluş reçetesi gibi göstermesi kandırmacadır. Geçici bir iyileşme olsa da asıl sorunu hâl etmez. Üstelik bu vakumlu pompalar, penis sertleşince içindeki kanı tutarak damarların bozulmasına neden olur ve ileride sertleşme problemleri kaçınılmazdır. Kullanılması zararlı olabilir.

Penisteki eğrilik nedir ve nasıl tedavi edilir ?

Penisteki eğrilik nedir ve nasıl tedavi edilir ?

Penisteki eğriliğe tıpta Peyroni diyoruz. Penisin sertleşen bölümlerini sınırlayan kılıfın üzerindeki kireçlenmiş plaklar nedeniyle oluşan bir hastalıktır. Bu ağrı ve penisin eğriliğine neden olur. genellikle 30-40 yaşındaki erkeklerin yüzde 5 ile 1’ini etkileyen bir durumdur. Genelde 40-60 yas arasında görülüyor. Genetik bazı nedenlerle de olabiliyor. Travma, iltihabi ve seker hastalarında sıkça görülür.

Eğilme başladıktan sonra gittikçe artar. Bazı vakalarda bir süre içinde bu eğrilik kendiliğinden gerileyebiliyor, hatta tamamen düzelebiliyor. Sorun ne tarafta ise penis o tarafa doğru eğilir. Eğim belirli bir dereceyi aştığında ise hasta cinsel ilişki olmaz ve çok ağrı meydana gelir.
Tedavi:
1- İlaç tedavisi: Bir süre ilaç tedavisi yapılır ve ilerlemesi önlenir. %10-20 fayda gören vardır.  Kalıcı olduktan sonra ameliyat tavsiye edilebilir.
2- Ameliyat:  Fazla bir kalıcı şekil bozukluğu varsa ameliyat gerekebilir. Vakaların %60 ında ameliyat gerekebilir. Ameliyat yöntemleri şu şekildedir. Penisin damarlarından alınan yamalar o bölgeye konulmasıdır. Bu metotta boyunda yaklaşık 1 santim kadar bir kısalma olabilir. Ameliyat 1-2 saat sürer.  1 gün hastanede yatması gerekir. Damar sorunu olanlara bu ameliyatla birlikte protez de takılabilir. Maliyeti ise  2 milyar lira civarındadır.

KONU-8: NORMAL “KAN, İDRAR, HORMON, KAN SAYIMI” DEĞERLERİ NELER OLMALIDIR?

Normal İdrar değerleri neler olmalıdır ?

Normal İdrar değerleri neler olmalıdır ?

Spesifik gravite (Dansite): 1015-1025
Lökosit:  0-5
Nitrit: negatif
pH: 5,6
Eritrosit: 0-2
Protein: negatif
Glukoz:  negatif
Keton:   negatif
Ürobilinojen: normal
Bilirubin:  Negatif
İşeme (Üroflowmetri) testi normal değerleri:
4 ile 7 yaş arası (Ortalama akış hızı 10 mL/sn)
8 ile 13 yaş arası (Erkekler için ortalama akış hızı 12 mL/sn, kadınlar için ortalama akış hızı 15 mL/sn)
14 ile 45 yaş arası (Erkekler için ortalama akış hızı 21 mL/sn, kadınlar için ortalama akış hızı 18 mL/sn)
46 ile 65 yaş arası (Erkekler için ortalama akış hızı 12 mL/sn, kadınlar için ortalama akış hızı 18 mL/sn)
66 ile 80 yaş arası (Erkekler için ortalama akış hızı 9 mL/sn, kadınlar için ortalama akış hızı 18 mL/sn)

Normal Kan Biyokimya değerleri neler olmalıdır ?

Normal Kan Biyokimya değerleri neler olmalıdır ?

Glukoz (Şeker): açlık 70-105
Üre (Serumda): 20-40 mg
Üre BUN): 10-20 mg
Kreatinin: 0.8-1.2
Kreatin: 4.5 mg
Ürik Asit: 1-2 mg
Ürik Asit (Serum): 2-5 mg
Aspartat Transaminaz(kan): 5-35
Alanin Aminottrabsferaz(ALT)(KAN): 5-45
Alkalen Fosfataz: 40-140
Laktik Dehidrogenaz: 125-243
Protein(Serum ve Vücut sıv.Herbebiri): 6.4-8.3
Albümin: 3.5-5.0
Globulin: 1.1-3.5
Sodyum (NA)(Serum ve Vücut sıv.): 136-146
Potasyum: 3.5-5.5
Kalsiyum(CA): 9-11
Klorür NaCl (Serum): 585-620 mg
Ph (Serum): 7.25-7.40
Demir(Serum): 25-156
Demir Erkek (Serum): 125 mcg
Kadın (Serum): 105 mcg
Bilirubin total (Serum): 0.1-0.8 mg
Bilirubin Direk: 0.1-0.2 mg
Bilirubin indirek: 0.1-0.6 mg
Fibrinogen (plasma): 0.2-0.4 g
Fosfolipit (Serumda): 230-300 mg
Hemoglobin: Erkek: 14-18 g   Kadın: 12-16 g
Folat: 3-17
Ferritin: 28-365
Vitamin B12: 93-982
Yağ Asitleri (Serum): 380-465 mg
Kolesterol: total 200 mg/dL den düşük
HDL (İyi kolestrol): kolesterol 45 mg/dL den büyük
LDL (Kötü kolestrol): kolesterol 160 mg/dL den küçük
LDH (Laktat dehidrogenaz): 0 – 215 U/L
VLDL (Düşük yoğunluklu kolesterol): 40 mg/dL den küçük

Normal Hormon değerleri neler olmalıdır ?

Normal Hormon değerleri neler olmalıdır ?

Beta-Hcg:  0 – 1 mIU/mL
hCG: 5 mIU/mL den küçük
DHEA-S (dihidroepiandrosteron sülfat): 32-200 mcg/dL
Androstenodion: 0.2-3.1
Alfa-feto Protein: AFP  0 – 8 IU/ml

Testosteron:
Serbest Testosteron: 5,5 – 42 pg/ml  veya 8.69-54.69
Total Testosteron: 1,75 – 7,81 ng/ml

Yaşa göre Testosteron Hormon değerleri:
Erkek 0-1 yaş Normal değerler:0,12-0,21 ng/mL
Erkek 1-6 yaş Normal değerler:0,03-0,32 ng/mL
Erkek 7-12 yaş Normal değerler:0,03-0,68 ng/mL
Erkek 13-17 yaş Normal Değerler:0,28-11,1 ng/mL
Erkek 17 yaş üzeri: Normal Değerler: 2,08-8,0 ng/mL

Estradiol E2:
Folliküler faz <160 pg/mL  den küçük
Ovülasyon fazı 34-400 pg/mL
Luteal faz 27-246 pg/mL
Menopoz <30 pg/mL  den küçük

Follikül stimüle edici hormon FSH

Adet gören bayanlarda normal oran 5-30 mIU/mL.
Menopoz dönemindeki veya menopoz sonrası dönemdeki bayanlarda normal oran 50 mIU/mL -100 mIU/mL.
Erkeklerde normal oran 5 – 20 mIU/mL.
Folliküler faz 2.8 – 11.3 mIU/mL
Ovülasyon fazı 5.8 – 21 mIU/mL
Luteal faz 1.2-9.0 mIU/mL
Menopoz 21.7-153 mIU/mL

Luteinize edici hormon LH:  1,0-12,0 mIU/mL
Folliküler faz 1.1 – 11.6 mIU/mL
Ovülasyon fazı 17 – 77 mIU/mL
Luteal faz 0 – 14.7 mIU/mL
Menopoz 11.3 – 39.8 mIU/mL
17 Hidroksi progesteron: 17 HOP
Folliküler faz 0.10- 1.0 ng/mL
Luteal faz 0.66 – 4.95 ng/mL
Menopoz 0.16 – 3.3 ng/mL
İnhibin B 5 -200 ng/mL
Progesteron P: 
Folliküler faz 0.32 – 2.0 ng/mL
Luteal faz 1.19 – 21.6 ng/mL
Menopoz 0 – 1.0 ng/mL

Prolaktin:  4.6 – 37 ng/mL PRL

Guatr tiroid Hormonları:
Total T3 87-178 ng/dL
Total T4 6.09-12.23 ug/dl
Serbest T3 2.39-3.9 pmol/L
Serbest T4 0.58-1.64 pmol/L
Triiyodotironin 80 – 200 ng/mL T3
Tiroksin  4.6 – 11.0 ng/mL T4
Tiroid stimüle edici hormon 0.27 – 4.20 mikroIU/mL TSH

Prostat Spesifik Antijen (PSA):

Total PSA :  0-4 ng/ml
Serbest PSA:  0.87

Normal PSA nın yaşlara göre değeri değeri
40-49 Yaş: 0-2.5 ng/ml
50-59 Yaş: 0-3.5 ng/ml
60-69 Yaş0-4.5 ng/ml
70-79 Yaş: 0-6.5 ng/ml

Serbest PSA ve Total PSA birbirine oranı:
PSA Serbest ÷ PSH Total oranına bölünürse değer 0.15 den büyük olmalı. Bu oranın 0.15 ten büyük olması prostat büyümesi, 0.15 ten düşük olması prostat kanseri şüphesini artırır. Kanser teşhisi konulurken bu değerler göz önünde bulundurulur. Ama teşhis için mutlaka MR çekilmeli Bu MR prostat MR ı olmalıdır. Son teknolojide artık prostat MR ı 1-5 e kadar değerlendirme yapılmaktadır. Bu derecelendirmeyi uzman bir radyolog yapmalı. Biyopsi düşünülse bile MR la birlikte yapılmalıdır.
Örnek: Normal değerler için orantıyı yazalım.
Serbest PSA 0,87 ÷ Total PSA 4 = 0.21 Kanser ihtimali az.
PSA’nın senelik artış hızı: (velocity) 0.8 den küçük olmalı. (Özel Testler)

E GFR (Glomerüler filtrasyon hızı – böbreklerin kanı süzme hızı) Börek yetmezliğini derecesini anlamak için yapılan bir tahlildir.
Normalde 90 dan yüksek olması lazım. 15 in altı böbrek yetmezliğini gösterir. Bu iki değer arasındaki değerler böreğin çalışması hakkında bilgi verir.

Normal İmmünoloji (Bağışıklık- Antijen/antikor) değerleri neler olmalıdır?

Normal İmmünoloji (Bağışıklık- Antijen/antikor) değerleri neler olmalıdır?

CA 12-5 0 – 35 U/mL
CA 19-9 0 – 30 U/mL
Carsinoemryonik antijen CEA: 0 – 10 ng/mL

Normal Hemogram (Kan Sayımı) değerleri neler olmalıdır?

Normal Hemogram (Kan Sayımı) değerleri neler olmalıdır?

WBC: 4.60-10.2
NEU: 2.00-6.90
NEU: % 37.0-80.0
LYM: 0.600-3.40
LYM: %10.0-50.0
MONO: 0.00-0.900
MONO: % 0.00-12.00
EOS: 0.00-7.00
EOS: % 0.00-7.00
BASO: 0.00-0.200
BASO: % 0.00-2.50
RBC: 4.04-6.13
HGB: 12.2-18.1
HCT: 37.7-53.7
MCV: 80.0-97.0
MCH: 0-31.2
MCHC: 31.8-35.4
PDW: 0.00-14.8
RDW: 11.6-14.8
PLT: 142.0-424.0
MPV: 0.00-99.9
PCT: 0.00-99.9
aPTT aPTT: 31-40 saniye
Trombin zamanı: 21 saniye den küçük
Kanama zamanı: 4 – 8 dakika
Pıhtılaşma zamanı: 5-8 dakika
Protein: 70 – 130 %
D-dimer: 400 ng/mL den küçük
Fibrinojen: 2.0 – 4.0 g/dL

SEDİMANTASYON

½ .saat 7 mm/saat den küçük
1. saat 15 mm/saat den küçük
2. saat 50 mm/saat den küçük

KONU-9: CİNSEL YOLLA BULAŞAN HASTALIKLARA KARŞI TESTLER NELERDİR?

Belsoğukluğu Testleri

Belsoğukluğu Testleri

Belsoğukluğunda yapılacak testler sınırlıdır. Akıntı varsa, bu akıntıdan özel aletle örnek alınır. Ya direk olarak mikroskop altında incelenir veya kültürü yapılır. Akıntı yoksa idrar tahlili bir fikir verebilir. Ama idrarda mikrop veya iltihap hücresi olmaması Belsoğukluğu manasına gelmez.

Frengi testleri

Frengi testleri

Frengiye için özel olmayan testler: VDRL veya RPR Testleri ( Tarama testi olarak kullanılırla.)
VDRL: Venereal Disease research laboratory, RPR:Rapid Plasma Reagent Bu iki teste tarama amacı ila yapılır. Yani  Frengi için özel değildir. yalancı pozitif verebilir. Sadece bir fikir vermesi amacı ile yapılır. Yalancı pozitiflik: Daha önce geçirilen frengi hastalığı, hamilelik, romatoid artrit hastalığında, eroin kullananlarda, hepatiti, grip, zaturre hastalığında.
Yukarıdaki 2 testte pozitiflik varsa tanıyı doğrulamak için özel testler yapılır. Bunlar: FTA-ABS, TPHA, ELISA Testleri.

AIDS şüpesinde yapılacak testler

AIDS şüpesinde yapılacak testler

ELİSA TESTLERİ:  Albumin, Hepatit, HIV Testleri, Alkalen Fosfataz – TORCH Testleri
ALT, AST. OTOANTİKOR Testleri, Diğer ELİSA Testleri,  Asit Fosfataz,  Amilaz,  Bilirubinler.

Eliza testi: HIV mikrobu kapmış bir kimsede antikor yani vücudun üretmiş olduğu koruyucu ajanlar en geç 3 ay sonra üretilir. Bu durum kişiden kişiye değişir. Bazılarında 3 haftada bazılarında en geç 3 ay sonra üretildiği için testin azami sınırı da 3 ay denmiştir. Yani 3 aydan önce pozitiflik olabilmektedir ve genellikle böyledir. Bu nedenle 1 ay veya 2 ay sonra testin sonucunun negatif olması değerlidir.
3 ay sonunda testin sonucu garantilidir. Ama bugün bilhassa Amerika ekolünde olanlar 3 ay sonunda negatif olanlar için 6 ay sonra bir test daha tavsiye etmektedirler. Buda yanlış değildir. Sadece çok çok riskli cinsel birleşmelerde işi daha garantiye almak içindir. İlişkide bulunan kesin AIDS liyse testin süresi bu kadar uzatıla bilinir.

p24Ag+IgGCombi testi: Bu testte doğrudan virüse bakıldığı için daha özeldir. 24 gün sonunda yapılan testte sonuç kesine çok yakındır. Bu testte yapılan kandaki P24 antijenine bakmaktır. maliyeti yüksek olduğu için her yerde ve herkes yaptıramamaktadır.

Hepatit testleri

Hepatit testleri

Bu testler üç ana grupta toplanır;

Hepatit B nin DNA: Hepatit B virüsünün genleri ki bu HBV DNA sı olarak tanımlanır.
Hepatit B antijenleri: Hepatit B virüsünün kanda ortaya çıkan yapısal proteinleri.
Hepatit B antikorları: Vücut tarafından hepatit B den korunmak için ürettiği protein yapılı koruyucu maddeler.

Bu testler kısaca:

Hbs-Ag : Hepatit B (surface) yüzey antijeni
Anti-Hbs: Hepatit B yüzey antijenini nötrleştirmek için vücut tarafından üretilen koruyucu protein
Hbe-Ag: Hepatit B antijenlerinden biri, “early” antijeni olarak adlandırılır
Anti-Hbe: Hepatit B Hbe-Ag antijen antijenini nötrleştirmek için vücut tarafından üretilen koruyucu protein
Anti-Hbc(Ig-M): Hepatit B “core” antijeni (erken dönemde çıkar)
Anti-Hbc(Ig-G): Hepatit B “core” antijeni (Geç dönemde çıkar)
HBV-DNA: Hepatit B genetik DNA maddesi (serumda)

Hepatit B surface (yüzey) antijeni (HBsAg): bu testin pozitif çıkması durumunda aşağıdaki durumlar söz konusu olur; bu testin pozitif olduğu kişi etrafındaki kişiler hepatit B yi bulaştırabilir. Bu antijen bir kişinin kanıda 6 aydan uzun süre pozitif olarak kalırsa bu durum kronik hepatit B enfeksiyonudur.
Hepatit B e antijeni (HBeAg): bu testin pozitif çıkması durumunda aşağıdaki durumlar söz konusu olur; bu antijenin pozitif olması kişinin hepatit B enfeksiyonu ile şiddetli derecede enfekte olduğunu gösterir. kronik hepatit B enfeksiyonu olan kişilerde, bu antijenin yüksek olması, bu kişilerde karaciğer hastalığı riskinin arttığını ve bu kişiler tedavi açısından değerlendirilmeye alınır.
Hepatit B core antikoru (anti-HBc): bu antikor HbsAg pozitif olan tüm hastalarda pozitiftir. hepatit B ile bir veya birden fazla defa enfekte olan tüm kişilerde bu antikor pozitiftir.
Hepatit B core antijeni İgM tipi Antikor (IgM anti-HBc): Beraberinde HbsAg pozitif olsun veya olmasın, IgM anti-HBc pozitifliği hepatit B ile enfekte olunduğunu veya son 6 ay içinde geçirilmiş hepatit B enfeksiyonunu gösterir. HbsAg negatif iken bu antikorun varlığı, akut veya yakın zamanda geçirilmiş hepatit B enfeksiyonunu gösterir
Hepatit B core antijeni İgG tipi Antikor (IgG anti-HBc): 1. hepatit B enfeksiyonunu gösteren antikordur. Ancak hastalığın seyri ile ilgili net veriler ortaya koymaz.
Hepatit B surface (yüzey) antikoru (anti-HBs): Bu antikor hepatit B nin başlangıcı ve iyileşmesi arasındaki dönemde ortaya çıkar.
hepatit B aşısı yaptıran kişilerde bu antikor pozitiftir. Ve koruyucululuğu gösterir.
Hepatit B e antikoru (anti-HBe): 1. bu antikor haftalar ve aylar içersinde ortaya çıkar ve daha sonrada kaybolur.
Hepatit B genetik DNA (HBV DNA): En duyarlı test olan hepatit B DNA sının (genetik maddesinin) tespitidir. Aktif enfeksiyon göstergesidir. (Alıntı: http://www.hepatit.org/hepatitB.html)

Kısaca özetlersek: HBs Ag ve Anti HBs testinde her ikisi de negatif ise aşı olmalısınız. 
HBsAg negatif Anti HBs pozitif ise aşılısınız demektir. Çünkü aşıyı Anti HBs yi pozitif hale getirmektir için yapıyoruz..
HBsAg pozitif ve AntiHBs negatif ise teste yanlışlık vardır. Doktorunuzla konuşun
Anti hbs 10 IU altına düşünce tek doz kuvvetlendirici aşı önerilir

Şüphe ettiğiniz bir cinsel ilişkiden sonra hepatit B immun globilinini ilk 2 HAFTA içinde yaptırmalısınız. Bu süreyi geçirirseniz hepatit B immun globulininin (koruyucu serum) koruyucu etkisi olmaz. Tabi ilk 2 haftada bu seruma ilaveten bir de 3 dozluk aşı programına alınmanız gerekmektedir.

İnsan Papiloma Virüsü (HPV) Testi

İnsan Papiloma Virüsü (HPV) Testi

HPV virüsünün tipinin saptanması kanserojen bir tip olup olmadığını, ayrıca yapılacak aşının diğer tiplere karşı koruma sağlayıp sağlamayacığını belirler. Micro array chip” testi ortalama 500 YTL’ye mal oluyor. Bu testlerin sonuçları 4 günde öğrenilebiliyor. HPV nin 105 çeşidi var bunların yalnızca 18 tanesinin kanserojen Aşı en sık kanser yapan 6,11, 16 ve 18. cinslere karşı koruma sağlıyor. İkinci doz ilk dozdan en az 1 ay sonra ve üçüncü doz ikinci dozdan en az 3 ay sonra uygulanmalıdır.
9 – 26 yaş arası kadınlar, aşının uygulanabileceği grubu oluşturuyor. İleri dönemlerde 26 yaş üstü kadınlar ve erkekler için de kullanılması planlanıyor Aşının tek dozunun 100 dolar üzerinde bir fiyatı vardır.

KONU-10: EN ÇOK SORULAN DİĞER SORULAR 

Meni içinde katı maddeler var bunun sebebi nedir ?

Meni içinde katı maddeler var bunun sebebi nedir ?

Normalde meni boza kıvamında, homojen (aynı oranda, katışıksız), kirli sarı renktedir. Bazen meni içerisinde katı toparlak halinde maddeler görülebilir. Bunun nedeni seyrek cinsel aktivitedir. Cinsel ilişki veya mastürbasyona uzun süre ara verilirse bu katı maddeler meydana gelebilir. Meninin, meni kesesinde veya meni kanallarında  çok beklemesi sonucunda meni bir nevi kısmi olarak donar ve toparlaklara neden olur.
Bu bir hastalık veya hastalık belirtisi değildir. Çaresi de düzenli boşalmalardır. Cinsel faaliyete hazır hale gelmek veya mastürbasyonu boşlamadan yarım bırakmakta aynı durumun meydana gelmesinde rol oynar. Çok defa kasık ve testis ağrıları ile beraber olur.
meni rengi daha koyu, yeşilimsiye çalıyorsa, veya saydam salya şeklinde olursa prostat veya meni yolları iltihabı olma ihtimaline karşı bir prostat muayenesi iyi olur. Teşhis için prostat ultrasonu ve meni muayenesi, kültürü iyi bir seçimdir.

İyi bir sperm sonucu için dikkat edilecek hususlar nelerdir ?

İyi bir sperm sonucu için dikkat edilecek hususlar nelerdir ?

Sigara bırakılmalıdır. Sigara sperm sayısını, hareketini ve yapısını olumsuz etkiler.
Alkol cinsel gücü azalttığı gibi sperm hareketi ve üretimini de olumsuz etkilemektedir. Aşırı alkol tüketiminde testosteron (erkeklik hormonu) üretimi azalmaktadır.
Bağımlılık yapan ilaçlar, haplar ve uyuşturucu maddeler sperm kalitesini ve üretimini olumsuz etkiler.
Hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar da sperm sayı ve hareketliliğini olumsuz etkilemektedirler. Antibiyotiklerin çoğu, parazit ilaçları, depresyon, mide ülseri, hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların erkek üreme sağlığını olumsuz etkilediği bilinmektedir.
Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar sperm üretimine zarar verir. Bu ilaçların bir kısmının etkisi kalıcı olabilir ve bırakılmalarına rağmen sperm üretimi bozulur. Böyle bir tedavi uygulanacak erkeklerde , tedavi öncesi ileride kullanılmak üzere sperm dondurulmalıdır.
Yüksek ısı özellikle sauna, hamam ve sıcak su banyoları sperm üretimini olumsuz etkiler.
Bazı kimyasallar ve özellikle haşere ilaçları da sperm üretimini bozmaktadırlar.

Sürtünme yolu ile veya zevk suyundan hamilelik olur mu?

Sürtünme yolu ile veya zevk suyundan hamilelik olur mu?

Zevk suyunda çok az olsa da sperm bulunabilir. Her zaman bulunmaz. Olsa da sayı olarak çok az bulunabilir. Çünkü zevk suyu prostat salgısı ve meni kesesi salgılarıdır. Bu sıvıya sperm karışabilir. sürtünme ile veya vücudun başka bir yerine boşaltılan bu zevk suyu veya meni aslında yumurtayı aşılayacak sayıda sperme sahip değildir. Ama bu ihtimal yok mudur ? Vardır. fakat çok çok düşük bir ihtimaldir.  Hani milyarda bir ihtimal. Bunu şunun için söylüyorum, hiç ihtimal yok dense, ileride hamilelik olursa bu nereden geldi dememek için. Bir defa daha hatırlatayım. Böyle bir ihtimal vardır ama milyarda bir ihtimal. Çok çok uzak bir ihtimal.

Ergenlik yaşı geçtiği halde sakal ve bıyık çıkmıyorsa ne yapılır ?

Ergenlik yaşı geçtiği halde sakal ve bıyık çıkmıyorsa ne yapılır ?

Erkekte sakal ve bıyığın çıkmasını sağlayan hormon başta testosteron hormonu olmak üzere diğer hormonlardır. Ergenlik çağında (Erkekte ortalama 14-18 yaş kızlarda 13-17 yaş) bu hormon ergenlik meydana getirdiği gibi ergenlikte de hormon salınışı fazlalaşır. Testosteron hormonu kişiye erkeklik karakteri verir. Bunun belirtileri de en başta yüzde ve çenede sakal ve bıyık çıkmasıdır. şayet sakal ve bıyık çıkmıyor veya çok az çıkıyor tüy gibiyse yapılacak şey kanda testosteron hormonuna baktırmaktır. Vücudun koltukaltı ve kasıklar gibi başka yerlerinde kıl olabilir. En iyisi bir endokrinoloji uzmanına başvurmaktır. Bu uzman yoksa dahiliye uzmanın da olur. Uzmanın muayenesinden sonra ve hormonlarda normalse bir cilt doktoruna görünmekte fayda vardır. Bazen ciltteki yerel nedenlerden de sakal bıyık çıkmayabilir.

Hastalığım için bana bir ilaç tavsiye eder misiniz ?

Hastalığım için bana bir ilaç tavsiye eder misiniz ?

Her ilacın bir doktor kontrolünde kullanılması taraftarıyız. Çünkü hastalık yok hasta vardır. İlaçlar, aynı hastalıklı olan değişik hastaya verilse bile etkileri farklıdır. Her ilacın kendine göre yan etkiler ve kullanılmaması gerek yerler vardır. Bunların hepsi bir doktor kontrolünde olması gerekir. İlaçların dozunu yine doktorlar ayarlar. Bu ayarlama yaş, kilo, boy, vücut yapısına göre değişir. İşin bir de yasal durumu vardır. Bir ilacın yan etkisinden dolayı hastaya zarar verdiği zaman sorumluluğu kim alacaktır. İnternet doktoru mu? Sonuçta bu durum ne etiğe ne mesleğe ne ahlaka uyar.
Biraz düşünürseniz bize hak vereceğinize eminim. Anlayışınız için teşekkürler.

Hasta Odasında Sorum/Mesajım neden silinmiş veya cevap yazılmamış ?

Hasta Odasında Sorum/Mesajım neden silinmiş veya cevap yazılmamış ?

Mesaj silmek adetim değildir. Ama mecbur kalırsam elbette silerim. Silmekten ziyade soruya cevap vermem. Versem bile neden cevap yazmadığımı açıklarım.
Soru sorma ve yazma kurallarına uymayan her yazı cevap alamayacaktır.
Lütfen soru sorma ve yazma kurallarını okuyun.
Yazma ve Soru Sorma Kuralları;
Lütfen “Kurallar” ı mesaj yazdığınız sayfada okuyun ve uygulayın.
1- İlk sorunun cevabını okumadan ikinci soruyu aynı gün içerisinde sormayınız. Eksik veya hatalı yazsanız da ertesi günü bekleyin.
2- Kısa ve öz yazın. Yazınız 5 satırı geçmesin. Bu çok önemli. Sorunuz anlaşılır olsun. Satır başlarına, paragraf başlarına dikkat edin. (Arada bir enter tuşuna basın)
3- Sorunuzu bu sayfada bulamadınızsa 2 ci sayfaya bakın. Soru silmek adetim değildir. En azından kurallara uymayan soru varsa cevap vermem.
4- Başlığa dikkat edin. Başlık konu ilgili olsun. Başlığa rastgele bir başlık yazmayın. Boş bırakmayın. Çünkü site içi arama ve Google buna bakıyor.
5- Küçük harfle yazın. Türkçe harflerine ve imla kurallarına uyun. MSN, mirc, facebook dilini kullanmayın.
Bunlara dikkat etmezseniz cevap almama ihtimaliniz yüksektir.

https://dralihatay.com.tr/soru.html​

Testislerim aynı seviyede değil ?

Testislerim aynı seviyede değil ?

Testisler zaten aynı hizada olmazlar. Biri birinde 1-2 cm ya yukarıda veya aşağıdadır. İkisi aynı seviyede olsaydı sürtünmeden dolayı spermler ölürdü. Yani normal anatomik yapı böyledir.

Birleşme esnasında veya sonunda spermlerin dışarı çıkması ?

Birleşme esnasında veya sonunda spermlerin dışarı çıkması ?

Spermin dışarı çıkması daha doğrusu meninin geri akma sebebi ya kadın yollarında bir darlık, kasılma veya iltihap vardır veya erkekte idrar çıkış deliği aşağıdadır. Her iki çiftinde muayene olması gerekmektedir. Tedavi ancak sebep giderildikten sonra yapılır.

Penisten ince akıntı (Mezi gelmesi) ?

Penisten ince akıntı (Mezi gelmesi) ?

Bu akıntı mezi veya zevk suyu, heyecan suyu dediğimiz akıntıdır. Normal fizyolojik bir akıntı olup bir hastalığı göstermez. Salya gibi beyaz berrak ve incedir. Aynı nezledeki sümük gibidir. Miktarı da azdır. Cinsel birleşmeden önce ve cinsel haz duyulunca gelir. Büyük tuvalet sırasında ve ıkınma sıkınmalar sırasında da gelebilir. Sebebi cinsel birleşme sırasında kayganlaşmayı sağlamaktır. Bu akıntı olmasaydı cinsel birleşme çok zor olur ve insanlara acı verirdi.
Size bir zararı yoktur. Sadece can sıkıcıdır. Belsoğukluğu ile alâkası yoktur.
Miktarı çoğalırsa rengi yeşilimsi sarıya dönerse prostat iltihabından şüphelenilir. Bu durumda bir prostat muayenesi iyi olur.

Şüpheli bir ilişkide bulundum ne yapmalıyım ?

Şüpheli bir ilişkide bulundum ne yapmalıyım ?

AIDS, HIV virüsünün vücuda girmesinden yıllar sonra ortaya çıkan bir durumdur. HIV+ insanlar yıllar boyunca turp gibi sağlıklı yasarlar. Dolayısıyla sorunuz doğru değil. HIV mikrobuyla enfekte olduktan hemen sonra AIDS olmazsınız.
Eğer bir şüpheniz varsa, yapmanız gereken tek şey test olmaktır. Fakat önce sunu soralım: HIV virüsüyle enfekte olduğunuzu nereden biliyorsunuz? Önce şunları okuyun derim:

1. Avrupa ve Amerika ile karşılaştırılınca Türkiye’de HIV+ insan sayısının düşük olduğu görülür. Dolayısıyla beraber olduğunuz kişinin HIV+ olma ihtimali çok yüksek değildir. Bu da HIV riskini önemli bir ölçüde düşürür.

2. HIV, çok korkutucu bir imaja sahip olduğu için, sanki çok güçlü ve tehlikeli bir virüs gibi algılanır. Halbuki virüs son derece zayıf ve güçsüzdür. Örneğin HEPATIT-B virüsü vücut dışında HIV virüsüne göre çok çok daha uzun sure yasayabilir. HIV ise dış ortamda cok kolay bir bicimde olur. Çünkü kırılgan ve zayıftır. HIV’i kafamızda böyle korkunç tasarladığımız için, sanki her ilişki HIV bulaşma riskini taşıyormuş izlenimi ediniriz. Halbuki yapılan deneyler gösteriyor ki, bir erkek HIV+ bir kadınla 1000 kez ilişkiye girerse, bunun yalnızca 8’inde enfekte olur. Yani HIV+ olduğu kesin bir kadınla ilişkiye girdiğinizde bile, tek bir ilişki için riskiniz %80-90 filan değil; %0,0005’dir (Kadının riski biraz daha büyük olsa da; yine %1’e ulaşmaz).[1] Üstelik, tüm bunlara sünnetli olmanın avantajını ekleyin. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, sünnetli olmak HIV enfeksiyonu riskini “6” kat düşürmektedir. Bu da eklenince, demek ki tek bir ilişkinin riski, son derece düşüktür. (2006 yılının Nisan ayında, Dünya Sağlık Örgütü Afrika’da AIDS’in yayılmasını büyük ölçüde engelleyebilmek için, sünneti yaygınlaştırmayı önerdi.)[1A] Bu rakamları vermekteki amacımız, AIDS’i tehlikesizmiş gibi göstermek değildir. AIDS ciddi bir tehlike olmayı sürdürmektedir. Buradaki amaç, kafamızdaki ‘hayali’ korkulara biraz olsun engel olmaktır. Yani, isler o kadar da göründüğü gibi değil diyebilmektir.

3. Sekiz aydır kendimi berbat yorgun hissediyorum. Ayrıca deride döküntü, zayıflama, dilde lekeler gibi çok sayıda AIDS belirtisi taşıyorum. Testlerim negatif çıkıyor; ama ben bu belirtiler yüzünden AİDS olduğum fikrinden kurtulamıyorum.

En basta sunu söyleyebilirim ki, durumunuz gerçekten negatif olduğunuzu gösteriyor. Bunun birinci nedeni, testlerinizin negatif çıkması. İkinci nedeni ise, belirtilerinizin HIV enfeksiyonuyla ilgili değil, AIDS ile ilgili olması. Sekiz ayda, AİDS belirtisi göstermek imkansızdır. Bunu biraz daha açıklayalım.

AIDS, bir kaç asamadan oluşur. İlk asama enfekte olma aşamasıdır. İkinci asama, Akut Hiv Enfeksiyonu (Diğer isimleri: Serokonversiyon Hastalığı; Pencere Donemi Hastalığı; Akut Retroviral Sendrom) aşamasıdır. Bu asama, virüsün kapılmasından 2-4 hafta sonra çıkar. Grip benzeri bir belirtiler topluluğudur. En yaygın belirtisi, ateştir (37.7 ve ustu). Diğerleri, boğaz ağrısı, boyun, koltukaltı ve(ya) kasıklardaki lenf bezlerinin şişmesi, kas ağrısı, deri döküntüsü ve gece terlemeleri. Belirtiler genel olarak birkaç gün de sürebilir, on dört güne de uzayabilir.[3] Ama aylarca ve yıllarca sürmez. Çünkü belirtilerin kaybolmasından sonra hasta üçüncü asamaya, yani Asemptomatik Evre’ye girer. Bu evre, ortalama on yil (ya da daha fazla) sürer. Sonra hasta, asil asamaya, yani AIDS aşamasına geçer ve vücudunda sizin saydığınız belirtileri kalıcı ve ağır bicimde yasamaya baslar.

Demek ki en basta vücut, HIV mikrobuna karsı kısa sureli bir tepki verir; bunu biz GRİP gibi hissederiz. Sonra bu kısa hastalık donemi kaybolup gider. Dolayısıyla BELİRTİLER HİÇBİR ŞEYDİR; TEST HER ŞEY.

4. Gösterdiğim belirtiler psikolojik olabilir mi?
Gösterdiğiniz belirtiler, o kadar yaygın ve her hastalıkta bulunan belirtilerdir ki, bunların başka bir hastalıktan kaynaklanması çok mümkündür. Ayrıca bunların psikolojik olması da ayni derecede mümkündür. Bunun uzun uzadıya açıklamasını yapmaya gerek yok. Buğun Amerika’da yüz binleri bulan sayıda insan, HIV+ olmadıkları halde, testleri sürekli negatif çıktığı halde, AIDS belirtileri yasamakta ve bu yüzden tedavi görmektedir. Bunun tip dilinde adi bile konmuştur: “WELL WORRIED PERSON” (Aşırı Endişe Hali İçindeki Kişi) ya da “AIDS PHOBIA” (Aids Fobisi). Neden siz de o insanlardan biri olmayasınız ki?

Eğer, bir HIV testi olmaya karar verirseniz, size neler olacağını ve gidilecek en iyi yerin neresi olduğunu belirtecek, Cinsel Sağlık Bilgi Hattını (Sexual Health Information Line), 0800 567 123 numaralı hattan arayabilirisiniz.
Cinsel Sağlık Bilgi Hattı” büyük ilgi görüyor. Cinsellikte yaşanan, temel bilgi eksikliğinden kaynaklanan sorunlar konusunda danışmanlık yapmak amacıyla kurulan 0212 257 59 75 telefonu arayın.
AIDS DANIŞMA HATLARI
Sağlık Bakanlığı AIDS Danışma Hattı 0.312.324 15 15
Hacettepe AIDS Tedavi ve Araştırma Merkezi (HATAM) 0.312.310 80 47
Türkiye Aile Planlaması Derneği AIDS Bilgi Hattı 0.312.435 20 47-48
Yukarıda alıntı yaptığımız şu iki Türkçe foruma mutlaka bir göz atın.
http://www.freewebs.com/hivantikor/
http://pub1.bravenet.com/forum/72531236

Penis Boyu Neden Önemlidir

                                                Op. Dr. MEHMET ALİ HATAY
Penis boyu aslında bu kadar önemli değildir. Takıntı yapanlar için önemlidir. Öncelikle penis hakkındaki gerçekleri bilmek lazımdır.

Penisin boyu doğumda ortalama 2-2.5 cm dir. Ergenlik öncesi dönemde 5-6 cm, ergenlikte 8-10 cm’e ulaşır Ereksiyon yani sertleşen penis boyu ortalama 14-15 cm kadar olabilir.
Normal bir penisin ereksiyondaki boyu 9-11 cm dir. Bir penisin işlev görmesi için bu boyda olması yeterlidir. Penis boyu kişinin boyu ve kilosu ile orantılı değildir. Hele el ayak, burun büyüklüğü ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu bilgiler sadece arkadaş ortamında yapılan espri ve geyik muhabbetleridir. Bilimsel bir dayanağı yoktur. İdeal penis boyu diye bir kavramda yoktur. Ancak İdeal bir peniste boy ve işlev bir arada olmalı denilebilir.
Penis boyutu genetik olmakla birlikte, iklim, ırk, gibi etkenlere göre değişir. Mesela Çinliler de küçük, zencilerde büyüktür. Sıcak iklimde (Mesela Arabistan, Afrika) yaşayanların penisi büyüktür. İranlılarınki kalın, İtalyanlarınki ince kabul edilir. Türk erkeğinin penis standardı 13-14 cm kabul edilir.

Penis ya gerçekten küçüktür veya küçük olduğu saplantısı vardır. 

Penis büyütmek için bilinen doğru ve yanlışlar:
1- Penisi büyütmek için yapılan ilaç ve alet kullanımı, cerrahi müdahale kalıcı bir çözüm getirmemekle birlikte risk ve yan etkileri çok fazladır.
2- Cerrahi operasyonlar ancak çok gerektiği halde yapılmalıdır. Ameliyat izi, ameliyat parçası kalıntısı gibi yan etkileri yanında buradaki damar ve sinirlerin kesilmesi nedeni ile sertleşme sorunları da yapabilir.
Ayrıca bu operasyonlar devlet hastanesinde yapılmadığı için serbest piyasada 7-8 bin lira gibi bir maliyet gerektirir.
Anestezi, narkoz riskleri de elbette olacaktır. Bunlara rağmen ameliyat olup pensini 2-3 cm büyüten olmuştur.
En iyisi kendiniz ve doktorunuzun ortak karar vermesi.
3- Penisi büyüten hiçbir ilaç, bitkisel ilaç yoktur. Piyasada satılan ve internete satışı sunulan her ilaç ve bu kisve altında satılanlar aldatmaca kandırmacadır.
Üstelik Sağlık Bakanlığı onayı var deyip, küçük, okunmaz puntolarla yazılan yazılarla ilanların altına konulmakta ve insanlar aldatılmakta takıntıları istismar edilmektedir. Sağlık Bakanlığı bunların hiç birine ruhsat vermemiştir. Sade Köy işleri ve Tarım Bakanlığı bitkisel kökenli olmasına dayanarak ruhsat veriyor ama etkisi hakkında bir şey söylemiyor.
Hele aktarlarda açık halde satılan ve her biri mikrop yuvası, ne olduğu belli olmayan bitkiler faydadan ziyade zarar veriyor.
Bunların karaciğer ve böbreklere zararlı olabileceği de çok açıktır.
4- Penis vakum pompalar penisi büyütmekten ziyade penise zarar veren aletlerdir. Penis damarındaki kanı emerek ve penis dokusu içine hapsederek penisi şişiren bu pompalardan fayda bulan bir kimseyi ne duyduk ne de gördük.
Ama bunu kullanıp sertleşme sorunu yapan ve peniste kalıcı deformasyon, eğrilik, şekil bozukluğu yapan çok hasta gördük.
5- Penis gerdirmek için kullanılan aletler (Traksiyon aletleri) gene aynı sebeplerden dolayı fayda yerine zarar verir.
6- Büyük ve uzun bir penis yerine,  uzun süre sertliğini koruyabilen daha küçük bir penise sahip olmak daha avantajlıdır.
7- Penis takıntısı sadece erkeklerde değil kadınlarda da vardır. Yanlış ve eksik cinsel bilgi kadının da böyle olumsuz bir düşünceye sevk ederek küçük penisle orgazm, tatmin olmama arasında ilgi kurabilmektedir. Hele bunu erkeğe yansıtırsa durum daha da vahim bir hal almaktadır.
8- Hipnoz cinsel terapi olumlu sonuçlar vermektedir. Bu işle uğraşan bir psikiyatri uzmanı bulmak lazım.
9 Penis takıntısı olanların sayısı toplumda fazla yer tutmaz. Ama psikolojisi bozulan bu ergenler interneti aktif kullandıkları için herkeste bu dert varmış gibi algılanır.
10- Bu ergenler genellikle internetten porno seyrettikleri için (Ben bunlara “Pornocu” diyorum.) orada ilaçlarla suni olarak şişirilmiş penisleri görüyorlar birde kendi penislerine bakıyorlar takıntı halinde penislerinin küçük olduğunu zannediyorlar ve aşağılık duygusuna kapılıyorlar.
11- Sizin penisinizle dalga geçen kadınlara sizde vajinasının ne kadar büyük olduğunu söyleyin. 

Sonuç ve Tavsiyeler: 
1- Her şeyden önce penisiniz 9-11 cm’se takıntı yapmaya gerek yoktur. ‘Önemli olan boyu değil işlevidir’ sözü size düstur olsun. Bunu kendinize dert ederseniz sizde takıntı, kuruntu, evham hastalığı başlar. Ki bu psikolojik hastalıklar küçük penis hastalığından daha kötüdür. Ömrünüzü çekilmez hale getirir. Hayattan zevk almanızı engeller.
2- Medyanın olumsuz etkilerinden kendinizi koruyun. Bilhassa pornolardan uzak durun. Pornodaki uzun penislere, saatlerce süren geç boşalmalara aldanmayın.
Buradaki edineceğiniz yanlış bilgiler sizi başta aşağılık duygusu olmak üzere birçok psikolojik hastalığa yakalanmanıza neden olur.
3- Doğru bilgiler edinin. Bu hususta güvendiğiniz yazıları okuyun. Penis boyunu uzattığını iddia eden sitelerden uzak durun. Bu siteler kasıtlı olarak mallarını satmak için penisi küçük gösterdiklerini unutmayın
4- Arkadaş çevrenize dikkat edin. Bilgisiz, cahil, size zarar verecek arkadaşlardan uzak durun.
5- Penis boyu normal sınırlarda olduğu halde hâlâ penisinizin küçük olduğunu düşünüyorsanız, takıntı olmadığını düşünseniz bile bir psikiyatri uzmanından yardım almaktan çekinmeyin. Psikiyatrinin yapmış olduğu hipnoz tedavisinin faydalı olduğu bilimsel olarak ispat edilmiş olduğunu unutmayın.

DİĞER YAZILARIMIZ:

01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
02 – Genelev Gerçeği
03 – Varikosel ve Tedavisi
04 – Masturbasyon Hakkında Öğrenmek İstedikleriniz.
05 – Erken Boşalma ve Tedavisi
06 – Sertleşme Sorunu ve Tedavisi
07 – Prostat İltihabı ve Tedavisi
08 – Porno ve Zararları
09 – Masturbasyon Perhizi Nedir? Dr. Ali Hatay Perhiz Metodu.
10 – Böbrek ve Oruç
11 – Tıbbi ve Dini açıdan Sünnet olmak kitabın PDF Formatı  
12 – İdrar Damlaması Ve İstibra
13 – Gerdek Gecesi
14 – Sünnet
Ayıca şu adresten kitaplarıma ulaşabilirsiniz:  
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html
Daha Geniş Bilgi, hastalığınız hakkında bilgi alma ve soru sormak için:
Dr. Ali HATAY’in Hasta Odası Soru ve Cevap Panosunu kullanabilirsiniz.

 

Genelev Gerçeği

                                    GENELEV GERÇEĞİ
Op. Dr. MEHMET ALİ HATAY

Genelev erkeklerin şehvetini tatmin için para karşılığında kadınlarla ilişkiye girdiği yerlerdir.
Randevu evleri daha özel yerlerdir. Ama sonuçta amaç aynıdır.
Burada kadınlar bedenlerini para karşılığında satarlar.
Genelevin diğer isimleri: Aşağı mahalle, Kırmızı Fener, koltuk, kerhane, umumhane, fakülte, Hollanda Amsterdam da Red Light District denen mahalle vardır.

Buralarda hiçbir kadın kendi isteği ile çalışmaz. Kadınlara senet imzalatılır böylece ekonomik bağımsızlığı elinden alınır. Uyuşturucu ve alkol alışkanlığı ile maddi ve manevi bağımlılık sağlanır.
İnsanlık ve kadın onurunun hiçe sayıldığı, ayaklar altına alındığı yerlerdir.

Genelevlerin patronu bir kişi gözükse de aslında devlete vergi veren işletme müesseselerdir. Meşhur Genelev patroniçesi Matild Manukyan (Ermeni) yıllarca Türkiye vergi şampiyonu olarak birçok meşhur firmaları, holdingleri sollamıştır. Yani onlardan daha fazla kazanmış ve bu kazancını vergi olarak devlete ödemiştir.
Bu durumdan devlet nasıl faiz, kumar gelirinden memnunsa gelen bu fuhuş parasından da memnundur.

Devlet genelev kadınlarını kayıt altında tutmak için onlara vesika vermektedir. Vesika ticari taksi plakası gibi sayısı bellidir. Türkiye de sayısı 3000 civarındadır. Yani çalışan kadın sayısı 3000 civarında olup bu sayı artmaz, eksilmez. 1968 yılında baş rolleri Türkan Şoray ve İzzet Günay’ın oynadığı “Vesikalı Yarim” filmi, Türkiye de genelev sorununa parmak basmış olsa da yeterli değildir.
Birde 1967 yılında Sadri Alışık’ın ve Fatma Girik’in oynadığı ‘Kız kolunda damga var’ filmi aynı amaçla çekilmiştir. Bununla ilgili birde şarkı olmalı.
Zannederim o zamanlar genelev kadınlarının koluna damga basılıyor,aynı hayvan damgalar gibi damgalanıyormuş. Kadınların ne derece aşağılandığı bir gerçektir. 

Genelevlerin gerekli olduğunu savunanların fikirleri genellikle şunlardır:
1- Genelev olmazsa tecavüzler çok artar. Bunun hakkında bilimsel bir çalışma yapılmamıştır. Sadece fikirdir. Bugün genel ev olmayan birçok şehirde tecavüz olayları artmamaktadır. Tecavüz bir ruh hastalığıdır. Genelev olsa da olmazsa da tecavüz olacaktır.
İnsan güdülerini kontrol etmesini bilmelidir. Kontrol edemiyorsa hayvanlardan farkı yoktur.

2- Genel evlerde kadınlar devamlı kontrol edildiği için cinsel yolla bulaşıcı hastalıklar kontrol altına alınır. Bu da doğru bir şey değildir.
Buradaki kadınlar üç ayda kontrol ediliyor, belki de ayda bir. Fakat şu bir gerçek ki cinsel yollarla bulaşan hastalıkların çoğu genel evlerden kapılıyor. Çünkü kadın hastalığı kaptığı andan itibaren 1 ay süre ile bulaştırıcıdır.
Bir erkekle yattıktan sonra güzel temizlenmeyen bir kadın 10 dakika sonra başka bir erkekle yatarsa (ki çok defa böyle oluyor) hastalığı 2 ci erkeğe doğrudan bulaştırır.

3- Genelev olmazsa kadınlar bunu açık pazar halinde yapar iş kontrolden çıkar: Doğru bir şey değildir. Polis ve ahlak zabıtalarının müdahale ettiği bir yerde fuhuş artmaz. Devlet tarafından göz yumuluyor ondan dolayı fuhuş artıyor.

Genelevleri savunanların dayandığı noktalar bunlardır. Devlet vergi geliri için göz yumduğu genelevlerin sakıncalarını görmezden geldiği, üzerinde durmadığı nokta budur. Böylece genel evlerde birçok gencin hayatı kararmaktadır.

Erkekler neden geneleve gider?
1- Gençlerin birbirini “Milli olmak” amacı ile teşvik etmeleri.
2- Ergenlerin yeni bir kimlik arayışı ve cinsel kimliğini bulma isteği.
3- Evli erkeklerin evlerinde aradığı mutluluğu genelevde bulacağını zannetmesi.
4- Merak. Nefsine uymak.
5- Sertleşme sorunu olanların acaba başka bir kadında denersem sonuca ulaşır mıyım merakı.
6- Ergenlerin erkekliğini ispatlamak için mutlaka gerekli olduğunu zannetmeleri.
7- Zevk ve şehvetinin çok olduğunu ve geneleve gitmenin çare olduğunu zannetme.
8- Cahillik, genelevlerin zararının bilinmemesi. Bu evleri devlet tarafından işletildiğinin düşünülmesi.Zararsız ve sakınca olmadığının zannedilmesi.
9- Arkadaşların “Evlenince başarılı olmasın” diyerek yanlış bilgi vermesi

Genelevler gitmenin sakıncaları ve zararları şunlardır:
1- Tıbbi Sakıncası: Genelevden bulaşan bir mikrop prostata yerleşirse prostat iltihabına dönüşür. Bu mikroplar çok dirençli ve verdiği zarar çok fazla olduğu için tedavisi zor ve çok uzun sürer. Şikayetler daha şiddetlidir. Başka bulaşıcı hastalıklar da olabilir. Bunlar frengi, AİDS, HPV dediğimiz virüslü sivilce, mantar, üretrit, klamidya enfeksiyonu dediğimiz penisin akıntılı hastalığı en sık görülenleridir.
Oradaki kadınlar temiz diyemeyiz. Daha önceki bir kişide hastalık varsa, kadın temizlenmeden (temizlense bile) ikinci bir kişi ile temas olması hastalığın bulaşmasına neden olur.

2- Psikolojik Sakıncası: Arkadaşları arasında milli olmak için gönderilen bir ergen orada geçireceği ruhi ve psikolojik travmayı ömür boyu  üzerinden atamayarak psikiyatri hastalığına neden olabilir. Bunlar psikolojik erken boşalma, sertleşme sorunları, aşağılık duygusu, güvensizlik sinir, stres, ruhi depresyon, ruhi deformasyon, hayal kırıklığıdır. Bu hastalıkların hepsi genelev kökenlidir.
Çok defa evlilik hayatındaki cinsel hayatı hayal ederek giden kimseler aradığını burada bulamıyor ve hayal kırıklığına uğruyor. Kendi ailesi ile genelev kıyaslanır mı? Kadının aceleci olması, sertleşmeyi aceleye getirmesi, erkeklerden intikam almak amacı ile erkeği küçük görmesi, kişinin penisi ile dalga geçmesi bu psikolojik sorunları beraberinde getiriyor.
Aşağılık duygusu, mahcup olma, depresyon, çekingen olmak, güvensizlik kişide penis küçüklüğü takıntısı, erken boşalma, sertleşme sorunları olarak ortaya çıkar.

3- Ahlaki ve Sosyal Sakıncası: Burada çalışan kadınlar zavallılardır. Hepsinin annesi babası, kardeşi vardır ve istemeden bu yola düşmüşlerdir. Müşterisinin bir anlık zevki için kendini feda eden kimselerdir. Birilerinin kız kardeşi, anası halası, teyzesidir.
Hiç kimse anasının bacısının burada çalışmasını istemez. Peki, bu kadınların abisi, babası yok mu? Onlarda toplumun bir bireyi değil midir?

4- Kişisel Sakınca: Kişi sağlıklı bir düşünceyle bile genelevin sakıncasını mantığın da bulabilir.
Kalbinin derinliklerinde bu işin yanlış olduğunu bilir.
Birçok erkeğin el vurduğu bir et parçasına kendinin el vurması ve bundan zevk alması nasıl bir düşüncedir?
Bulaşıcı hastalık kapma riski (Aids gibi ölümcü hastalıklar dâhil), psikolojik hastalığa yakalanma riskini göze alarak, üstelik bunun için para vererek yapmayı hangi akıl hangi mantık hangi düşünce kabul eder?

5- Dini Sakıncası: Bu işlem zinadır. Allah yasaklamıştır. (İsrâ Suresi Ayet 32, Nur Suresi Ayet 2). Zina insanı helake (yok olmaya, Cehenneme) götüren ikinci büyük günahtır. Bilmeden gaflet ile yapılmışsa ahrette büyük cezası vardır. İnanan insanlar için böyledir inanmıyorsa, zaten mesele yoktur. Ama kendini samimi olarak İslam dininden kabul eden ve bunu his eden kimse İslam’ın emirlerine uymak zorundadır.
Bence geneleve gidip zina yapmanın en sakıncalı durumu budur. Allah’ın yasakladığı bir şeyi yapmak Allah’ a ve peygambere savaş açmaktır.
‘Ben seni Allah olarak tanımıyorum emirlerine uymuyorum’ demeye cesaret ister. Bir anlık zevk (zevk olsa bari) dünya ve ahreti kaybetmek akıl kârı değildir. Şahsen ben Allah’a savaş açmam/açamam, açacak olana da yol gösteremem. Bunun hesabından korkarım.

SONUÇ ve ÇARE:
Erkeklerde terbiye edilmemiş bu nefis, devlette bu ilgisizlik ve vergi hevesi oldukça genelev problemi devam edecektir.
Her insanda nefis vardır. Bu nefis kişinin hayatını idame ettirmesini sağlar. Yemek, içmek, soğuktan barınmak nefsin istekleri olduğu gibi neslini devam ettirmek nefsi de kendini cinsel birleşme ile gösterir. Çoluk, çocuğa, torun ve torbaya karışmak ister. Bu duygu insanın içgüdülerinde vardır.
Cinsel istek, nefis, zevk nesli devam ettirme güdüsü normal yollardan yapılmalıdır. Nesli devam ettirme cinsel yolla olacağı için cinsel hayatı meşru yollardan sağlamak gerekir. Bunun yolu dini ve ahlakî olarak evliliktir. Bu nedenle evlilik dışı ilişkiler dini, ahlakî olarak toplumda ve sosyal hayatta hoş karşılanmaz.
Günümüzde evlilik yaşı ileri yaşlara kaymıştır. Bunun ekonomik ve sosyal birçok sebebi vardır. 25-30 yaşına gelen bir genç
evlen(e)memektedir. Evlenmek için haklı olarak sosyal hayatını düzene sokmak istemektedir. (Ekonomik özgürlük, evlenmede seçicilik, meslek sahibi olmak, kariyer yapmak gibi.).  Peki bu gencin cinsel ihtiyaçları nasıl karşılanacak? Cinsel ihtiyaç aynı ekmek, su ihtiyacı gibidir. Bunların karşılanması gerekir.

Masturbasyon hakkındaki kitabımı okuyun:
Masturbasyon Dr Ali Hatay
Masturbasyon hakkında şimdiye kadar sorulmuş sorular:
Soru ve Cevaplarla Masturbasyon

Sonuç ve Tavsiyeler:
1- Her şeyin başı eğitim olduğu için gençleri bu hususta eğitmek gerekir. Aile, okul eğitimlerinde cinsel konular hakkında sağlıklı bilgiler verilmeli.
2- Ergenlik çağında çocuklara sahip çıkmalı. Yanlış yollara sapmaları önlenmeli.
3- Genelevlerin yukarıda saydığımız sakıncalarından bahsedilmeli.
4- Arkadaş çevresine dikkat etmeli.
5- Evlenmeleri hususunda teşvik etmeli, destek olmalı.
6- Çocuklara nefis terbiyesi, sabrı, tevekkülü öğretmeli.

DİĞER YAZILARIMIZ:

01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
02 – Genelev Gerçeği
03 – Varikosel ve Tedavisi
04 – Masturbasyon Hakkında Öğrenmek İstedikleriniz.
05 – Erken Boşalma ve Tedavisi
06 – Sertleşme Sorunu ve Tedavisi
07 – Prostat İltihabı ve Tedavisi
08 – Porno ve Zararları
09 – Masturbasyon Perhizi Nedir? Dr. Ali Hatay Perhiz Metodu.
10 – Böbrek ve Oruç
11 – Tıbbi ve Dini açıdan Sünnet olmak kitabın PDF Formatı  
12 – İdrar Damlaması Ve İstibra
13 – Gerdek Gecesi
14 – Sünnet
Ayıca şu adresten kitaplarıma ulaşabilirsiniz:  
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html
Daha Geniş Bilgi, hastalığınız hakkında bilgi alma ve soru sormak için:
Dr. Ali HATAY’in Hasta Odası Soru ve Cevap Panosunu kullanabilirsiniz.

 

Böbrek ve Oruç

                               

BÖBREK ve ORUÇ
Op. Dr. MEHMET ALİ HATAY

Başlıklar:
1- Böbrek ve görevleri.
2- Orucun önemi ve faydaları.
3- Orucun vücuda etkisi.
4- Oruç ve sağlık yönünden yapılması gerekenler
5- Böbrek hastalıkları ve oruç
6- Böbrek hastalarında Ramazan diyeti.
 1- Böbrek ve görevleri:
Böbrek, insan vücudunun en önemli organlarından biridir. Önemli olmasının nedeni yapmış olduğu görevlerden dolayıdır. Hepimiz böbreğin sadece kanı süzdüğünü zannederiz. Aslında böbreğin 6 önemli görevi vardır.
1-Metabolizma sonucu meydana gelen artıkları ve toksik maddeleri atmak
2-Vücutta su ve kan hacmini düzenlemek
3-Vücutta elektrolit dediğimiz iyon dengesini düzenlemek.
4-Kan basıncını düzenlemek.
5-Hormon salgılamak.
6-Vücudun asit baz dengesini ayarlamak.

2- Orucun önemi ve faydaları:
Oruç, İslâm dininin 5 farzından biridir. Orucun hem maddi hem de manevi faydaları vardır. Maddi faydası insan vücudunun üzerine olan olumlu etkileridir. Manevi faydası ise Allah’ın bir emrini yerine getirmek ve sevap kazanmaktır. Hemen başta belirtelim oruç sadece Allah emir ettiği için yapılan bir ibadettir. Zayıflamak, vücuduma faydası olacak, organlarım dinlensin, tıp bakımından faydalıdır diye yapılan bir işlev değildir. Sadece Allah rızasını hatta Cennet’e girmek için yapılan bir ibadet değildir. Bunun önemini anlayınca hastalarında neden oruç tutmasını gerektirdiğini anlayabiliriz.
Bunu belirttikten sonra gelelim orucun maddi faydalarına yani vücuda tıbbi ve topluma olan faydalarına:
1- Bir sene boyunca çalışan insan vücudundaki, böbrek, mide, karaciğer gibi organlar oruç aracılığı ile dinlenme imkanı bulur.
2- Oruç insan nefsinin aşırı isteklerine ve ihtiraslarına engel olur. Oruç tutanlar daha sabırlıdırlar. İradeleri kuvvetlenir. Hastalıkları yenmenin ve sağlıklı yaşamanın irade ile direk bağlantısı vardır. Sigara ve kötü alışkanlıklar bu sayede bırakılır. Oruç bunu sağlar.
3-Oruç, toplumun ahlâkını iyiye ve güzele götürür. Toklar açların halinden daha iyi anlarlar. Bu nedenle yardımlaşma, acıma, şefkat ve merhamet duyguları gelişir.

3- Orucun vücuda etkisi:
Oruç, insan sağlığının olumlu etkiler. Bu etkinin bir çeşidi de kan ve idrar tablosu üzerindedir. Böbrek kan dolaşımı kan üzerine direk etkili olduğu için orucun böbrek üzerine olumsuz bir etkisi görülmemiştir. Yapılan araştırmalarda 12-18 saatlik açlık ve susuzluk devresinin, serum protein fonksiyonları üzerinde belirli bir değişme tespit edilmiştir.
Ege Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma sonuçları şöyledir.
– Oruçluda kandaki üre artmamıştır.
– Kandaki protein miktarları azalmamıştır.
– Kan şeker seviyesinde sadece yüzde 84 mg’a kadar bir düşüş görülmüştür.
– Serbest yağ asitleri artmamış, hatta eksilmiştir. Asitlerin kandaki miktarları artmıştır.
– İdrarda aseton tespit edilememiştir. Kanda yağ miktarı fazla olan kimselerde, oruçla, serum trigliseridi ve kolesterol konsantrasyonunun azaldığını tespit etmişlerdir. Bu durum, damar sertliğinin düzelmesine güzel bir zemin teşkil eder. Orucun müspet bir tesiri de kan yapımı üzerindedir. Oruçlu iken kandaki besinler en az seviyeye düşünce, kemik iliği uyarılır. Bu yüzden, kanlı kişilerin tersine, kansızlık çekenler, oruç tuttuklarında daha kolay kan yaparlar.Bu durumda orucun insan sağlığı için mükemmel bir vasıta olduğunu görülmektedir.

4- Oruç ve sağlık yönünden yapılması yapılması gerekenler:
1-Ramazan ayında vücudun değişen düzene uyum sağlaması genellikle 3 hafta sürer. Bu durum böbrek ve kalp hastalarının tedavisinde bazı zorluklara yol açarak, ilaç alım saatlerinin yeniden düzenlenmesini gerekir.
2-İftarda yağlı yemekleri fazla miktarda yememeleri, Oruçlarını açtıktan sonra, bir müddet dinlenip, yemeğe yavaş yavaş devam etmeleri önemlidir. Yemekleri daha çok sıvı nitelikle gıdalardan tercih etmeleri, kızartmalardan, yağlardan uzak durmaları bilhassa önemlidir.
Her türlü fazla gıda sindirim sisteminde ve organlarımızda birikerek fuzuli bir yer işgal eder ve organın görevini yapmasını engelleyerek gerekli hücrelerin yeteri kadar ve dengeli beslenmelerine engel olur.
Vücut, kendisine verilen gereksiz besinlerin kötü etkisinden korunabilmek için sindirim organlarının görevlerinde azaltma yaparak mide-barsak-karaciğer ve böbrek hastalıkları ve şikâyetlere başlar.
Orucun böbrek yetersizliklerini iyileştirmedeki üstün faydalarından bahsederken araştırıcıların önemli tespitleri vardır. Açlık, kandaki toksik maddelerin düşmesine ve hatta organizma tarafından kullanılmasına sebep olarak böbreklerin yükünü önemli derecede azaltmaktadır.
Yemeklerde karbonhidrat, protein ve yağlara da dikkat edilmesi gerekir. Karbonhidrat ihtiyacının karşılanmasında ekmek, beslenme alışkanlığımızın vazgeçilmezidir. Beyaz undan yapılan ekmeği ise sağlık açısından önerilmez, sindirimi kolay olduğu için çabuk acıktırıyor.
Ramazanda yaygın olarak yenen pide için de aynı şey geçerlidir. Çok tahıllı kepek ekmeği tavsiye ediyoruz. Oruç tutanlar için özellikle bol tahıllı kepek ekmeği oldukça faydalıdır. Sindirimi zor olup geç acıktırır. Ayrıca makarna, pilav, mantı gibi yemekler garnitür olarak çok az yenmeli, bulgur daha çok tercih edilmelidir. (alıntı)

5- Böbrek hastalıkları ve oruç:
İlk önce şunu belirtmekte fayda var. Orucun normal insan böbreği için çok faydalı olduğunu söylemiştik. Orucun her böbrek hastalığında böbrek üzerine olumsuz etkisi yoktur. Nasıl her kalp hastalığı veya her mide hastalığı oruca engel olmadığı gibi her böbrek hastalığında da orucun olumsuz etkisi olmayıp belirli ve ilerlemiş böbrek hastalarına etkisi olabilir.
Ramazan ayının başlangıcında bize gelip “Doktor bey ben böbrek hastasıyım oruç tutayım mı?” diyen hastalar çoktur. Burada bir ayrım yapmak zorunludur. Basit bir böbrek iltihabı, küçük bir taş veya kum rahatsızlıkları, prostat veya idrar boşaltım yolu gibi basit hastalıklarında oruç tutmaya engel bir durum yoktur.
Asıl önemli olan böbrek fonksiyonunu bozan böbrekte kalıcı hasar meydana getiren böbrek yetmezliği gibi hastalıklardır. Ama bizim halkımız bütün böbrek hasatlıklarını aynı kategoriye koyarak orucun sakıncalı olduğunu yanlış olarak düşünmektedirler. Bir böbrek hastasının oruç tutmaması gerektiğini söyleyebilmek için bazı kriterlere ihtiyaç vardır.
Bir defa doktor hastası hakkında tam bilgi sahibi olmalıdır. Hastanın takibini bizzat kendisi yapması gerekir. Hastalığın gidişatı, tedavisi ve çıkan yan etkiler, sonuçları yönünden takip altına alması şarttır. Hastayı ilk defa gören ve tetkik ve tahlillerini bile yaptırmadan “Sen böbrek hastasısın oruç tutmazsan da olur” diyen doktorun sözlerine itibar edilmez. Hatta bazı doktorlar ” Sen oruç tutuma günahı benim üzerime” diyenlere hiç güvenilmemelidir. Uzmanda olsa bu böyledir. İslamiyet buna bir sınır getirmiştir. Oruç tutmama kararını hâzık bir doktorun yani güvenilir dindar bir doktorun, işinin ehli, uzman bir doktorun vermesini şart koşmuştur. Böbrek yetersizliğinde böbreğin çalışma ve fonksiyonu çok önemlidir. Bunun dereceleri; Küçük bir yetersizlikten diyalize giren hastalara kadar değişir. Bizim bahsedeceğimiz küçük yetersizlikler ve orta derecede olanlardır. Diyalize (böbrek makinesi) giren hastalar zaten orucu bozacak işlemler yapıldığı için konumuz dışıdır. Böbrek yetersizliğinde su içmek kesin tedavi olduğu için ve buna uymadığı zaman hastalıkları ilerleyecek olursa tutmaları sakıncalı olabilir. Çünkü bunlar çok defa iftarla sahur arasında su açıklarını kapatamazlar. Fakat iftarla sahur arasında 2-2.5 litre su içenler için bu mahsur olmayabilir.
Böbrek hastaların alacağı sıvı miktarı günlük çıkarılan idrar oranına bağlıdır, Pratik olarak şu formülle hesaplanır.
Alınacak Sıvı Miktarı 24 Saat x 0,5 x Ağırlık x 1 gün önce çıkarılan idrar miktarı.
Bize gelip “Oruç tutayım mı” diye soran hastalarımıza tavsiyemiz şu oluyor. Şayet daha önce hiç görmediğimiz bir hastaysa “Geçen sene ne yaptın? Oruç tutuğun halde rahatsızlandıysan tutma. Veya 1-2 gün orucunuzu tutun kendinizde oruç tutma kuvveti buluyorsanız tutmaya devam edin. Ama bir rahatsızlık olursa tutmayabilirsiniz. İyi olunca kazasını tutarsınız veya fidyesini verirsiniz. Takip ettiğimiz hastaysa zaten hastanın durumuna göre yapacağı işlemi söylüyoruz ve hastayı gönül rahatlığı ile gönderiyoruz, böylece hastanın oruç gibi önemli bir ibadetine engel olmuyoruz.

6- Böbrek hastalarında Ramazan diyeti:
1- Kalorinizi yükseltmek için çay, ıhlamur, et suları, tuzsuz yağ, nişasta, şeker, sade akide şekeri, pişmaniye, sade lokum yiyebilirsiniz.
2- Sebzeleri yıkadıktan sonra küçük parçalara bölüp haşlayın, haşladığınız bu suyu dökün, yağ istenirse et ilavesi ile pişirin. Yemeklerin suyunu yemekten kaçının.
3- 1 yumurta 1 köfte kadar (30 gr ) et aynı değerdedir. İstenirse birinden biri yenebilir.
4- 1 köfte kadar (30 gr) et yerine 3 yemek kaşığı kuru fasulye, nohut, kara bakla, barbunya, mercimekten birini yiyebilirsiniz.
5- Etlerden koyun etini ve tavuk beyaz etini ve balığı tercih ediniz.
6- Bitkisel sıvı yağlar ve zeytinyağı kullanınız.
7- 5 öğünde az az, sık sık besleniniz. Yemeklerinizi yavaş yiyiniz.

Yenilmemesi gereken yiyecekler: 
1- Önerilenden fazla süt, yumurta, et, balık, dil ve işkembe (işkembeyi 10 günde bir yiyebilirsiniz).
2- İçeriği bilinmeyen çörek, kek, kurabiye, pastalar
3- Konserve, turşu, salamuralar, sucuk, pastırma, sosis, salam, sakatatlardan karaciğer, beyin, böbrek, dalak, yürek.
4- Çikolata, kuruyemişler, meşrubatlar, boza, kahve, kakao, neskafe
5- Tahin helva, tahin, pekmez
6- Bulgur
?- Pancar, bakla, ıspanak, pazı tatlı kabağı,. mantar, enginar, asma yaprağı,karalahana
8- Muz, kavun
9- Tuz ve tuzlu yiyecekler, kabartma tozu, et suyu tabletleri

DİĞER YAZILARIMIZ:

01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
02 – Genelev Gerçeği
03 – Varikosel ve Tedavisi
04 – Masturbasyon Hakkında Öğrenmek İstedikleriniz.
05 – Erken Boşalma ve Tedavisi
06 – Sertleşme Sorunu ve Tedavisi
07 – Prostat İltihabı ve Tedavisi
08 – Porno ve Zararları
09 – Masturbasyon Perhizi Nedir? Dr. Ali Hatay Perhiz Metodu.
10 – Böbrek ve Oruç
11 – Tıbbi ve Dini açıdan Sünnet olmak kitabın PDF Formatı  
12 – İdrar Damlaması Ve İstibra
13 – Gerdek Gecesi
14 – Sünnet
Ayıca şu adresten kitaplarıma ulaşabilirsiniz:  
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html

Daha Geniş Bilgi, hastalığınız hakkında bilgi alma ve soru sormak için:
Dr. Ali HATAY’in Hasta Odası Soru ve Cevap Panosunu kullanabilirsiniz.

Özgeçmiş

Özgeçmişim, Tarihçe-i Hayat, Kronoloji:
İsmim Mehmet Ali Hatay, Hatay‘ın Altınözü ilçesinde dünyaya geldim. Babam Rifat Hatay Annem Raziye Hatay. (Her ikisi Rahmetli oldu) Bir Ablam bir kız kardeşim var. (Nuruan Hatay Duru, Fatma Nilgün Hatay Tosun)
İlkokulu 3. sınıfa kadar Hatay Altınözün’de okudum. 1963 Mersin Gazipaşa ilkokulundan mezun oldum. 1964 Mersin Atatürk Orta okuluna başladım ve 1968 yılında mezun oldum.

1969 Mersin Öğretmen Okuluna başladım. Ankara Yüksek Öğretmen Okulunda bir yıl okuduktan sonra 1971 de İstanbul Tıp Fakültesini kazandım.

1977 yılında Rize’li Emine Rakıcıoğlu ile evlendim. Tıp Fakültesinden 1978 yılında mezun oldum. Doktor olarak ilk görev yerim Konya’nın Hadim kazasıdır. Burada altı ay sağlık ocağı ve sağlık merkezi tabipliği yaptım.

Askerlik için Kars-Ardahan Posof’a ve Damal’a gittim. 18 aylık askerlik hizmetimin sonunda tayinim Adıyaman Gölbaşı ilçesine çıktı. Buradaki 2 yıllık görevi sırasında Kaymakamlığa vekaleten, Suvarlı belediye reisliğine asaleten baktım. Daha sonra ihtisas için  İstanbul Beyoğlu Hastanesi Üroloji Kliniğinde Şef ve başhekim Metin Süer ve Burhan Bağatur’un kliniğinde uzmanlık eğitimine başladım. 2 yıl sonra 1984’de uzmanlığımı İstanbul Taksim Hastanesinde (Taksim İlk Yardım Hastanesi) değerli hocam rahmetli Prof. Dr. Şevket Tuncer ve rahmetli Dr. Muhittin Okumuş’un ve Başasistanı Op.Dr.Zeki Altıparmak yanında bitirdim ve üroloji uzmanı oldum. Mecburi hizmet için 1985 Yılında Biga Devlet Hastanesinde göreve başladım. 6 sene başhekim yardımcılığı ve satın alma başkanlığı yaptım. Dönem dönem başhekimlik görevini yürüttüm. 16 senedir bu görevde bulunduktan sonra 2002 yılında tayinim Konya’ya Numune Hastanesi’ne çıktı. 2016 yılında Konya Halk Sağlığı bünyesinde evde sağlık hizmetinde görev aldım. 2018 yılında Konya Numune hastanesinden 16 sene sonra 41 yıllık meslek hayatımı bitirdim ve emekli oldum.
Halen Konya Merkez SEV vakfına bağlı huzur evinde Allah Rızası için fahri doktor olarak görev yapmaktayım. 

İstibra (5. Baskı) Tıbbi ve Dini bakımından İstimna (Mastürbasyon)(3. Baskı) isminde 2 kitabım vardır.
1- Tıbbi ve İslamî Yönünden ISTİBRÂ İdrardan Temizlenme (5. Baskı)

https://www.dralihatay.com.tr/islam
2- Tıbbi ve dini açıdan Soru ve cevaplarla istimna (masturbasyon) (3. Baskı)
http://www.dralihatay.com.tr/masturbasyon1.htm

Kitaplarıma şu adresten ulaşabilirsiniz: 
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html
Sayısız makalelerim içinde en önemlilerine şu adresten ulaşabilirsiniz:
https://dralihatay.com.tr/makaleler.html 

Rifat Abdullah, Raziye Zeyneb ve Taha  Yasin adında biri kız, ikisi erkek, üç çocuk babasıyım. Büyük oğlum Bilgisayar öğretmeni, Kızım işaret dili öğretmeni ve küçük oğlum Orman yüksek mühendisidir.
Hobilerim içinde kitap okumak, internette hasta sorularına cevap vermek, yurt içi ve yurt dışı gezilere katılmak en sevdiğim şeylerin başında gelir.

YAZILARIM ve MAKALELERİM:

01 – Penis Boyu Neden Önemlidir?
02 – Genelev Gerçeği
03 – Varikosel ve Tedavisi
04 – Masturbasyon Hakkında Öğrenmek İstedikleriniz.
05 – Erken Boşalma ve Tedavisi
06 – Sertleşme Sorunu ve Tedavisi
07 – Prostat İltihabı ve Tedavisi
08 – Porno ve Zararları
09 – Masturbasyon Perhizi Nedir? Nasıl Yapılır? Dr. Ali Hatay Perhiz Metodu.
10 – Böbrek ve Oruç
11 – Tıbbi ve Dini açıdan Sünnet olmak kitabın PDF Formatı  
12 – İdrar Damlaması Ve İstibra
13 – Gerdek Gecesi
Ayıca şu adresten kitaplarıma ulaşabilirsiniz:  
https://dralihatay.com.tr/kitaplarim.html

Daha Geniş Bilgi, hastalığınız hakkında bilgi alma ve soru sormak için:
Dr. Ali HATAY’in Hasta Odası Soru ve Cevap Panosunu kullanabilirsiniz.

 

Dr. Ali Hatay               
                

 

Site Amacı, Bilgisi ve İşleyişi

Sitemiz üroloji hakkında bilgi vermektedir. Üroloji hakkında daha fazla bilgiyi yine sayfamızdan alabilirsiniz.
Uroloji Sitenin Haritasına göz atarsanız konulara daha çok hakim olabilirsiniz. Burada sitenin genel planı vardır.
Her hangi bir konuya Arama Motoru kullanarak ulaşa bilirisiniz. Ayrıca sol menü işinizi oldukça kolaylaştıracaktır.

Sitemiz çok sık güncellenmemekle birlikte en önemli özelliği sormuş olduğunuz şikayetlerinize en geç 1 günde cevap alabilmenizdir. Cevaplar kapsamlı ve sizi yönlendirecek şekildedir. Fakat takdir edersiniz ki bu site bir tedavi edici site değildir. Sadece yol gösterici ve yönlendiricidir. Bu nedenle sorularınızı kapsamlı ve öz olarak sorun. Mümkünse numaralandırın. Cevap almanız daha kolay olur. Çok uzun mesajlar içerisinde sorularınız kaynamaz.

1- Ziyaretçilerin kendi sağlığıyla ilgili bilgi vermek.
2- Faydasına inandığı, gerek üroloji gerekse genel sağlık linklerini sunmak.
3- Sadece hastanın kendi hastalığı hakkında bilgi vermek ve tavsiyelerde bulunmak. Gerekirse Tıp’ın hangi bölümüne hangi uzmanına gideceğini belirtmek.
6- Tahlil, tetkik, Rotgen ve ultrason, MR gibi tetkiklerin sonucunu yorumlamak.
6- Bu web sitesine yazmış olduğu tıpla ilgili kendi hastalığı ve şikayetlerine ve sorularınıza en kısa zamanda cevap yazmak.[/tab]

1- Sorularınız üroloji ile ilgili olmasına dikkat edin. Dini konuları sormayın. Fetva vermeye yetkili değilim.
2- Sorular ne çok uzun nede kısa olsun. Öz olsun. 5 satırı geçmesin. Yoka cevap alamazsınız.
3- Sorularınızı numara vererek madde madde yazın. Böylece kesin ve net cevap alabilirsiniz, cevapsız soru kalmayacaktır. Bunun ispatı şimdiye kadar verdiğim 120.000 sorunun cevabıdır.
4- Cevaplar hakkında şüpheye düşerseniz veya anlamadığınız bir şey olursa ertesi gün tekrar yazmakta çekinmeyin. Bir günde 2 den fazla mesaj yazmayın. Yoksa cevap almazsınız.
5- Yazma kurallarına uygun yazdığınız soruların cevabının da saat 17 de yazılacağından emin olun
İlke 1: Bu sitede yayınlanan tıbbi bilgiler ve sağlık öğütlerinin tümü tıp veya sağlık alanında eğitimli ve kalifiye profesyoneller tarafından verilir. Tıp ya da sağlık alanında kalifiye olmayan birey, ya da organizasyonlar tarafından verilen öğütlere bazı durumlarda yer verilir ise, bu durum açıkça belirtilir.

İlke 2: Bu sitede yer alan bilgilerin yayını site ziyaretçisi hasta ile kendi doktoru arasında, var olan ilişkiyi, değiştirmek ya da yerine geçmek için değil, yalnızca desteklemek için düzenlenmiştir.
İlke 3: Tıp ya da sağlık web sitesine bir birey olarak hastaların ve ziyaretçilerin, kimlikleri dahil olmak üzere, verdikleri veriler bu web sitesinin sorumluluğu altındadır. Web sitesi sahipleri web sitesinin bulunduğu ülkenin ve “mirror” sitelerinin bulunduğu ülkelerin tıp ya da sağlık bilgileri konusundaki kanuni gereksinimlere uymayı ve bunların dışına çıkmamayı kabul ederler.
İlke 4: Uygun durumlarda bu sitede yer alan bilgiler kaynak verilere açıkça refere edilecektir, olanak var ise bu kaynaklara özgü HTML bağlantıları yapılacaktır. Klinik sayfaların son değiştirilme tarihleri sayfada açıkça yer alacaktır.
İlke 5: Özgün bir tedavinin, ticari bir ürünün veya servisin yararları veya performansı konusunda herhangi bir görüş bildirildiğinde; bu görüş uygun, dengeli deliller ile (İlke 4’de belirtildiği gibi) desteklenecektir.
İlke 6: Web sitesinin tasarımcısı bilgileri olabildiğince açık olarak yayınlamaya çalışacak ve daha fazla bilgi veya destek isteyen ziyaretçiler için bir başvuru adresi sağlayacaktır. Web “ağası” tüm site sayfalarında kendi adresini açıkça yayınlayacaktır.
İlke 7: Bu Web site için ticari veya ticari olmayan kuruluşların sağladıkları servis verme, fon veya materyal sağlama biçimindeki tüm destekleri ilgili kuruluş açıkça anılarak vurgulanacaktır.
Yasal Uyarı:
Gerek bu sitedeki yazılar gerekse kitapların PDF uzantılı (Taşınabilir Belge Biçimi) dokümanı 2393 sayılı kanunu 2 ve 3 cü maddelerine göre bir bölümü veya bir parçasının kopyasını almak, yayınlamak, başka bir sitede kullanmak yasaktır. Buna uymayanlara cezai işlem uygulanacaktır. Ancak yazar izni almak veya isim site adresi kaynak olarak verilmesi durumunda izin verilebilir.

http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.5846.pdf

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur. Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz.

Bu sitenin içeriği ziyaretçilerini bilgilendirmeye yönelik hazırlanmış olup sağlıkla ilgili konularda tıbbi teşhis, tedavi veya reçete bilgisi özelliği taşımaz. Site, sağlıkla ilgili tüm konularda en doğru bilginin hastayı muayene eden doktorundan öğrenilebileceğini savunur.
Sitedeki bilgiler bu amaçla kullanılmamalıdır. Bu bilgilerin yanlış anlaşılması veya kullanılmasından doğabilecek mağduriyetlerden bu site sorumlu tutulamaz. Tüm yazılar, yazan kişinin sorumluluğundadır ! Doğabilecek herhangi bir problemden site yöneticileri ve site sahibi sorumlu tutulamaz.
Siyaset, din, ırk ayrımı, gibi konuları, T.C Yasalarına aykırı konuları, kişi hak ve özgürlüklerine saldırı niteliğindeki konuları yazan üyeler, gereğinde uyarılır veya doğrudan silinir. Ayrıca bu gibi yazılar tamamen yazan kişinin sorumluluğuna girer. Erotizm, küfür, genel ahlaka aykırı ve toplum huzurunu kaçırabilecek türden olan ve/veya küfür ve hakaret içeren yazılar, manevi ve kutsal değerleri küçük düşürme amacı taşıyan resimler, şiirler, konu başlıkları silinir. Bu tür davranışlarda bulundukları tespit edilen kullanıcıların; yaptıkları davranışa göre mesajları silinebilecektir. 

Kişilerin bu siteye kişisel bilgilerini vermesi telefon veya mail adreslerini, SMS veya Facebook, X medya platformu (Twitter) hesabını vermesi ile doğabilecek kötü sonuçlarından site ve site sorumlusu sorumlu değildir. Tamamen kişinin sorumluluğundadır.
Bu kurala uymayıp daha sonra “kişinin özel hayatına müdahale edildi” diye bir hak iddia edemez.
Bu siteye yazan herkes bu şartları ve yasak uyarıları peşinen ilk başta kabul edilmiş sayılır ve “Ben okumadım” bahanesine sarılamaz.
Foruma mesaj yazan kullanıcıların IP bilgileri sistemde kayıt altına alınır. İlgili resmi makamlarca talep edildiğinde kullanıcıya ait bilgilerin bu makamlara verilmesinde tereddüt etmeyeceğimizi önemle belirtiriz.
Bu sitedeki bilgileri kopyalama, nakletme veya diğer kullanımlar kesinlikle yasaktır. Web sitesindeki bilgilerin kullanımı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerine ve site sahibinin iznine bağlıdır. Tüm kullanıcılar yukarıda belirtilen yasal uyarıyı tamamen ve çekincesiz olarak kabul etmiş sayılırlar. 

Göster
Gizle