İSLAMIN NİMETLERİ
ZAMANIMIZIN İSLAMI VE YAPMAMIZ GEREKENLER
İSLAMDA AHLAK
GÜZEL AHLAK NEDİR NASIL ULAŞILIR?
1 ci SAYFA
3 cü SAYFA
EmineHatay
 EMİNE HATAY
eminehatay@yahoo.com
 

 

 

İSLAMIN NİMETLERİ
     Dünya'da kendi küçük alemimizde,ilahi kudretin sayısız gösterişine şahit oluruz.Değiştirilmesi mümkün olmayan kanuna göre ve aksaksız çalışan eşşiz nizama tabi olan bu muazzam kainat;onun modelini çizen yaratan ve idare edenin ve her şeyi kapsayan,sonsuz kuvvet,bilgi ve imkanlara sahip olan bir kudret olarak bulunduğuna başlı başına delil teşkil etmektedir.Ondaki hikmet en mütekamil olanıdır.O'naitaat etmek tabii yaradılış icabıdır.Maamahfi insan yaratıcının kanununa,gece gündüz gayrı ihtiyarı uymaktadır;cünkü bu kanuna karşı geldiği an ölüm ve mahva maruz kalır.Her gün riayet etmekte olduğumuz tabii kanun budur.
      Böyle olmakla beraber Allahu Teala,insanoğluna bahşetmiş olduğu bilgi edinme ehliyeti vedoğruyu eğriden ayırmak için mukayese yapmak kabiliyeti meyanında,ona muayyen derecede hareket ve irade serbestisini de lütuf etmiştir.İnsanın imtihanı bu serbesti içinde mevcuttur;bilgisi,zekası,fark gözetme kudreti,irade ve hareket hurriyeti hep bu çerçeve içinde denenmektedir.Zor kullanmak denemenin esas gayesini bozacağından,bu muhakeme ve imtihan'dainsan herhangi bir istikamete zorlanmamaktadır. Pek tabii'ki insan herhangi bir imtihanda sorulara belirli cevaplar yazmaya zorlanırsa o imtihanın faydası olmaz;Değeri sorulan sorulara kendi bilgi ve anlayışına göre serbestce cevap verildiği müdet anlaşılır.Cevaplar doğru olduğu zaman imtihan kazanılır ve gelecek zamanın sırlarını bilerek istenilen kişi olursunuz.Şayet cevaplarınız yanlış olursa o zaman başarısız olacaksınız gelecek zamanın sırlarını bilmenizi etkileyecektir.Dünyada insanın karşılaştığı vazıyet budur.Allahu Teala insana,islam veya küfür yollarından birini seçmek,isteğini hayat tarzını yaşama serbestisini vermıştır.
      O Hal'de düşünelim bir tarafta,kendi fıtratını ve kainatını anlamayan,gercek sahibini tanımada ve onun vasıflarını anlamada hataya düşen;itaatsızlık,ve isyancı oluşuyla kendi hürriyetini suistimal etmektedir.Böyle biri bilgi,zeka,vazife ve şuur imtihanını kaybetmiş bulunuyor.Standard bir seviyeye ulaşmayı becerememiş olup,yukarda bahsettiğimiz gibi daha fazla nasibe laik olamaz.
     Diğer tarafta imtihandan yüz akı ile çıkmış birini düşünelim;bilgisini ve zekasını hatasız bir şekilde kulanarak kendini yaratanı tanır ve O'na iman eder;hiç bir zorlamaya tabi olmaksızın Allah'a ibadet yolunu tercıh eder.Hakkı batıldan ayırma bakımından hataya düşmez ve kötüye doğru gitmesi kendi eline olmasına rağmen hak yoluna yürümeyi tercih eder.Kkendi fıtratını anlar,tabiatın kanun ve realitelerini idrak eder.Herhangi bir tarzı benimseme hurriyet ve kudretine sahip bulunmasına rağmen,Halikine itaatve sadakatı benimser.İmtihanı kazanmıştır;çünkü zekasını vediğer bütün kabiliyetlerini yerli yerine kulanmıştır.Gözlerini gerçekleri görmek için,kulaklarını doğruyu işitmek içn,zekasını doğru fikre sahip olmak içn kullanmış ve böylece seçmiş bulunduğu hak yolda bütün kalbiyle ruhuyla bağlanmış bulunmaktadır.Doğruyu tercih eder hakkı görür;sahibi ve halikine canı gönülden teslim olur;akıllıdır,hak şinastır;vazıfe şinastır;çünkü aydınlığı tercih etmiştir ve hakikat aydınlığını görünce davete şevk ile aşk ile icabette bulunmuştur.Bu gibi tarz ve hareketlerle o,yanlızca bir hakikat arayıcısı olmayıp,aynı zamanda hakikatı bilen ve o2na ibadet eden biri olduğunu ispatlamış bulunmaktadır.Hak yolunda olasn böyle bir kimse için hem dünya'da,hem öbür dünya'da başarısını tekrarlar.
      Başarılı bir insan meşkuliyet ve ilmin her sahasında daima doğru seçecektir.Allah'ı bütün vasıflarıyla bilen kimse hakikatin başlangıç ve son noktasını'da bilir.Hiçbir zaman yoldan çıkarılamaz;çünkü ilk adımı doğru yoldan atmış olup,hayat yolculuğununnereye varacağını bilmektedire.Kainatin sırları üzerinde duracak felsefi bir görüşe sahiptir ve tabiatın esrarını araştıracaktır.Fakat şüphe karışıklığı içinde yolunu kaybeden inançsız filozoflar gibi değil.Böyle kişiler yollarını ilahi ilhamla aydınlatmıştır.Her attığı adım onu doğru yola götütmektedir.İlim sahasında tabiatın kanunlarını anlamaya;dünyadaki saklı hazineleri meydana çikarmaya;madde veşuurun şimdiye kadar bilinmeyen kuvvetini kontrolu altına almaya;fakat yerde ve gökte mevcut olan her şeyi beşeriyetin hayrına kullanmak için gayret sarfedecektir.Hayatının her safhasın'da Allah'ı idrak etmesi,fen ve sanatı kötü ve tahripkar şekilde kullanmaktan onu kurtaracaktır.Bu gibi her türlü şey üzerinde sahiplik;tabiatı alt etme vehmi;ve kendini ilahi ve hükümran kudrete sahip sayma iddiasında bulunmaz ve dünyayı alt üst etme hırsını tahrik;beşeriyeti dize getirip onlar ve herşey üzerinde ister kandırmak suretiyle,isterse'de zorla olsun üstünlük tesis etmek hususlarını aklına asla yerleştirmez.Böyle isyan ve küstahlık hareketi hiç bir zaman bir müslüman tarafından düşünülemez.Sadece kafir böyle hayallerin pençesine düşer bu hayallere kapılmak süretiyle,beşeriyeti toptan mahv ve perişanlığa maruz bırakır Diğer yandan müslüman bir alim tamamiyle başka tarzda davranacaktır.Dünyaya vebilgisinin artması Allah'a karşı olan imanını daha'da artırır.
      Minnettarlığının ifadesi olarak Allah'ın huzurunda baş eğecektir.Kendi ve beşeriyetin menfaatına faydalı olsun diye,Halikin ona dahafazla kuvvet ve bilgi inayet buyurduğu hissine sahip olacaktır.Sahip olduğu özgürlük başıboş kalmıyacaktır,Ahlak prensipleri veilahi tebliğ onun rehberi olacaktır.Böylece ilim, onun elinde bir tahrip değil,beşeriyetin refahı ve ahlakın islahı için bi vasıta olacaktır.Bu şekilde Allah'a insanlara bahşetmişolduğu nimetler için minnettarlığını ifade edecektir.
      Aynı şekilde tarih,iktisat,siyaset,hukuk, fen ve sanatın diğer şubelerinde 'de bir müslüman hiç bir yerde kafirden,tetkik ve mücadele sahasında,geri kalmayacaktır.Zira görüş çizgileri ve hareket tarzlarının neticeleri bakımından birbirinden son derece ayrı olacaklardır.Bir müslüman,her bilgi şubesini doğru görüşle tetkik edecek;doğru hedefler için mücadele edecek ve doğru neticelere varacaktır.Tarih bakımından insanoğlunun geçmişteki tercübelerinden iyi dersler alacak ve medeniyetlerin yükseliş ve alçalış sebeplerini sıhatli şekilde anlayacaktır.geçmişinbütün iyilik ve kötülüklerinden faydalanmaya çalışacak ve milletleri,zeval ve mahva götüren kötülükleri bertarafta tereddüt göstermiyecektir.Siyasette tek hedefi sulh,adalet,kardeşlik,vef azilete dayalı bir sistemin yöneticisi olacaktır.Osistemde ise:İnsanlar kardeş olacak;hiç bir şekilde istismar ve kölelik bulunmayacaktır;İnsan hakları saygı görecek,ve devlet kuvveti Allah'ın mukaddes emaneti olarak kabül edilip,umumun refahı olarak kullanılacaktır...
      Hukuk sahasında bir müslümanın gayreti bilhassa zayıflarınki başta olmak üzere her türlü hakları tam manasıyla korumak ve adaleti hakkıyla temsil olacaktır.Başkalarının haklarına tecavüz edenleri görecektir,Kanunlara itaat edecek;başkalarını'da ettirecek ve o kanunun adalet hakkaniyet dairesinde ve bitaraf tarzda yürütüldüğünü görecektir.
      Ahlak bakımından,bir müslüman daima itikat,takva samimiyet ve hakikat aşkı ile doymuş olacaktır.Allah'ın hediyesi bulunduğu;kullandığı kuvvetinancak Allah'ın lütfü olduğu;kendisine bahşedilmiş olan hürriyetin fark gözetme'den kullanılamıyacağı ve hürriyeti Allah'ın arzusuna göre kullanmanın kendi yararına olacağına ınancı ile bu dünyada yaşamaktadır.Günün birinde sahibine döneceğini;bütün hayatının hesabını vereceğini aklından hiç çıkarmayacaktır.Mesuliyet hissi onda daima bulunacak ve asla başıboş ve mesuliyetsiz davranmıyacaktır.Bu şekilde yaşayan kişinin ahlakındaki mükemmelliği düşünün.O nunkisi temiz itikat,sevgi ve fedakarlık dolu bir hayattır.Onun düşüncesi kötü fikirler ve sapık hırslarla kirlenmiyecektir.Kötüyü görmekten,kötüyü işitmekten,kötü iş yapmaktan sakınacaktır.Dilini tutacak aslayalan söylemiyecektir.Hayatını dürüst yoldan kazanacak ve zülüm yaparak,başkalarını istismar ederek temin edilen yemeğe,açlığı tercih edecektir.
      İnsanlara-ne renk ve ne vasıfta olurlarsa olsunlar-zülüm yapılmasına,tecavüz edilmesine taraftar olmayacaktır.Kötüyü asla kabül etmeyecek;ne pahasına olursa olsun kötülüğe karşı gelecektir.
      İyilik asalet misali olacakve doğru olan tarafı tutacaktır.Ufakadaletsizlikten tiksinecek;karşısına çıkacak tersliklerin şiddetinden yılmayaca,doğruluğa simsikı sarılacaktır.Böyle bir kişi hatırı sayılır bir nüfuza sahip olur.O muvaffakiyet yolundadırBu dünya'da hiç bir şey onu engelliyemez ve yolun'dan çeviremez.O en şerefli veen muhterem bir insan olacaktır hiç kimse ondan üstün olamaz.Kainatın hakimi Kadiri Mutlaktan başka hiç kimseye boyun eğmeyen,el açmayan böyle bir insanı hor görebilir?
      Böyle bir insan kudretli ve nüfuzlu olacaktır,hiç kimse ondan kudretli olamaz.Zira o Allh'tan başkasından korkmaz ve Allah'tan başkasından yardım beklemez.Hiç bir kuvvet doğru yoldan ayıramaz,servet onun imanını satın alamaz,...
      O'en terfi etmiş,refaha kavuşmuş,zengindir.Hiç kimse ondan daha zengin,daha hür olamaz.Çünkü o züht yanı bu dünyaya rağbeti olmayan kanaatkar bir hayat sürmeye çalışır.Şehvet düşkünü veya tamahkar olmaz.Doğru ve namuslu şekilde kazandığı ve kazanacağı ile içi rahat bir halde idare edecek,kötü yoldan kazanılmış servet önüne yığılsa ona dönüp bakmayacaktır.Onda kalb ahatlığı bulunacaktır.Bundan büyük zenginlik olurmu?
      O en muhterem,en çok sevilen kimse olacaktır.Hiç kimse ondan daha sevgili olamaz.Çünkü o hayır ve hasanat içinde hayat sürmektedir.O herkese ve herşeye adalet gösterecek,verilen vazıfeleri namus dairesinde ifa edecek ve başkalarının iyiliği için samimiyetle çalışacaktır,halkın kalbi ona çevrilecek ve herkes onu sevecek,hürmet edecektir.
      O en itimat edilen ve şerefli bir kimse olacaktır.Hiç kimse ondan daha çok -itimada şayan olamaz-çünkü o itimadı suistimal etmeyecek,hak yolundan ayrılmayacaktır;sözüne sadık kalacak ve muamelatında dürüst ve çok namuslu olacaktır.Allah'u Tealanın daima hazır ve nazir olduğuna imanı dolayısıyla,bütün işlerinde adil ve doğru olacaktır.Kelimeler,böyle bir kişinin hüsnüniyet ve değerini ifade ifadeden acizdır.Böyle birine itimat etmeyecek kimse bulunurmu?İşte müslümanın hayat ve karakteri budur...
      Bir müslümanın hakiki karekterini anlamakla,onun hakir,zelil ve yüzü yerde yaşıyamıyacağına kanaat getirmiş olacaksınız.O üstün yaşama durumundadır ve dünyada hiç bir kuvvet ondan üstün olamaz ve onu dize getiremez;çünkü islam hiç bir yalan ve desisenin üzerine gölge düşüremiyeceği hususları onun kalbine sokmuş bulunmaktadır.
      Bu dünya'da hürmete şayan ve şerefli hayat sürdükten sonra,vazıfesini muktedir şekilde ve muvaffakiyetle ifa etmiş veimtihandan yüz aklığı ile çıkmış olması hasebiyle ona en mütena nimetlerini yağdıracak olan, Halikine kavuşaçaktır.Bu dünyada başarılı hayat sürecek vesaadet içinde kalacaktır.
      İnsanoğlunun,hiç bir şahıs,devir ve yere tabi olmayan fıtri dini olan islam işte budur!Bu fıtrat yoludur.Bu insanoğlunun dinidir.Her çağda,her memlekette ve her türlü halk arasında Allah'ı seven ve hakka aşık olan insanlar bu mutlak dine inanmışlar ve bu din üzere yaşamışlardır.Bu yolu ister islam istersede başka bir isimle adlandırmış olsunlar. Onlar müslüman idiler.Ona takılmış ad ne olursa olsun;islamı ifade eder ve islamdan başka bir şey değildir....

Başa DönYAŞADIĞIMIZ ZAMANDA İSLAM VE YAPMAMIZ GEREKENLER
     Öyle bir zaman'da yaşıyoruz ki Tarihin kavşak noktalarından birindeyiz.Dünya'mız hızlı değişimlerde.Türkiye jeopolitik açıdan çok hassas noktada olduğundan bütün esintilerin etkisinde kalmakta.Bu hızlı değişimden son derece etkilenmekteyiz.Değişimden yargılarda nasibini almakta,Tarihi yargılar,değer yargıları,vs gibi.İlişkilerde değişim gösteriyor.Devlet,ülke üretim tüketim,kısaca herşey hızla değişiyor.Bu hızlı değişim için de tek değişime uğramayan dinimiz islam dinidir.Bırakın değişime uğramasını aksine bu kargaşa ve çalkantılı dünyada ne kadar baltalanıp budaklanmaya çalışılsa'da aksine yükselişine tanık oluyoruz.
     Çünkü bizim dinimiz,göğü, yeri, hayatı ve ölümü tüm incelikleriyle açıklar.Fakat yaşanılmakta olan din ise hiç bir şeyi doğru durüst açıklamıyor,ya geçmişin sis denizin'de boğuluyoruz.Ya da geleceğin belirsizliği içerisinde kozmoz'da atomize oluyoruz.
     Onun için geçmişimizin bilgi birikimi ve geleceğimizin umudu ile yaşanılmakta olan günümüzü yeniden üretmek zorundayız.
     Zaman hızla değişime uğradığından ilahi kaynaklı olmayan hükümler ve bilgiler 'de değişecektir.Tek değişmeyen vahiydir.Biz değiştiğimiz için vahyi anlayışımız aynı doğrultuda gelişmektedir.
     İnsanoğlu aklı kadar iman eder aklı kadar amel işleyebilir.Hadisi Şerifte "İki günü eşit olan kayıptadır" deniliyor.O halde insan değiştiği için,değişen olay ve şartlar doğrultusun'da,yorumlar'da muhakkak değişikliğe uğrayacatır.
     İşte bu hızlı değişim içerisinde tek değişime uğramayan güzel dinimizdir. Dinimizi değişime uğratmayan esrarengizliği öğrenmek için,Allah'u Teala bize rehberlerin en mükemmeli Kuran'ı,örnek insan olarakta Hz Muhammed (s.a.v)'i göndermiştir.Her fert muhakkak dinini öğrenmelidir.Bu mükellefiyetlikle beraber farz kılınmıştır.Öğrenmenin en güzel yolu okumaktır.Sonra okuduklarımız üzerine düşünüp doğru anlamalıyız,anlamadıklarımızı konuşup,anlaşacağız.Test edeceğiz,vardığımız sonuçlarıbaşkalarına anlatacağız.İslamın,düşmanı çok olduğundan düşüncelerimizi eleştiren,anlatmamızı engelleyen olacaktır.Yine yılmadan doğruları araştıracağız,anlatarak inanmalarını sağlayacağız.Evetinsan aklı kadar amel işler fakat akıl tek başina hakikatın kaynağı ve ölçüsü olmadığından bu ölçünün sınırlarını zorlayarak daha mükemmele varmış oluruz.Eğertek başına aklımızla hareket edecek olursak,kurtuluşa erenlerden değil,Helak'a gidenlerden olabiliriz. Aklın sınırları olduğunu bilmeliyiz,aklı yaratan Allahtır,dinde göndermiş olduğu yaşam kılavuzudur ve gerçeklerin bilgisidir.Aklımızı dinin emir ve yasaklarına göre hareket ederek kullanırsak doğruya varmış oluruz.
     Bunun için değişimlerden doğacak olan yeni zamanlarda İslam dinini kendi kaynaklarından anlamak,anlatmak ve yaşamaya çalışmalıyız.En gür ses islamın sesidir,gelecektede daha gürleşecektir.Buda sorumluluklarımızı çoğaltmaktadır.Dinimizi öğrenmede ve öğretmede her müslüman üzerine düşen görevi yerine getirmelidir.Zira görevlerimizi yerine getirmede gaflete düşecek olursak zamanın getirmiş olduğu sorunların altında ezilmiş oluruz.Kominizmin çöktüğü,kapitalizmin kilitlendiği bir dönemde yükselmekte olan islam insanlığa yeni umut kapıları aralamaktadır.
     1500 yıl önce gelmiş olan islam dini evrensel ve son din olduğundan her zaman tazeliğini koruyacaktır.Bundan sonra ne yeni bir din,ne Kur'an'dan başka kitap,ne yeni Peygamber gelmeyecektir.Gelecek olan müslümanlardır.Allah'a Peygamber'ine ve Kur'anı'na iman edenler tek;bir cemaat olduklarını bilmeli,sorunlarına birlik beraberlik içinde sorun aramalılar.İnsanları kendi liderlerine ve ideolejilerine değil Allah'a ve Resülüne çağırmalıdırlar,bir ideolijinin ve liderin yenilgisi İslamın yenilgisi olamaz.Bilinmeyen şeylerin peşine düşmemeli doğru olan dinimizi araştırarak öğrenip,iman ettiğimiz şeyin gerçeğini bilmeliyiz.
      Dedemizden kalmış olan bir din ve din kılıfına sokmaya çalıştığımız örf,adet,geleneklerimizle hiç biryere varamayız başında dediğimiz gibi bizim dinimiz yeri,göğü,ölümü hayatıanlatır,fakat yaşadığımız din ise eşlerin arasındaki anlaşmazlıklara bile çözüm getirememekte.Çünkü biz dinimizi iyi bilmiyoruz,dinimizi iyi araştırmalı iyi anlatmalı ve yaşayış olarak örnek insan olmalıyız işte bunu yaptığımız'da dinimizin yüceliğini iyi anlatmış olur,bu dünya ve ahiret hayatımızda saadete ermiş oluruz mutluluğu yakalarız.Mutluluğu yakalamak inanç iste,gayret ister,emek ister,mutluluk,iç rahatlığı ve vicdana hesap vermektir,mutlu edebildiğimiz kadar mutlu oluruz:yaşatmak için yaşamak gibi..
      Sonuç olarak diyebiliriz'ki mutluluk ümitle ümit'te iman kuvvetiyle orantılıdır.Mutlu olmayı bilenler için en büyük mutluluk bu dünya'da kalıcı olmadığımızı ölüm ve ötesini düşünerek hayattarzımızı İslam'ın o güzelim ahlakı ile ahlaklanarak düzenlemeliyiz....

Başa DönİSLAMDA AHLAK
     Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamd ve senalar olsun'ki,Yüce Kur'an'da kullarına doğru ahlakın yollarını göstermiş,İslam dinini iyi ahlakın kaynağı olduğunu yüce Peygamberimiz aracılığı ile bizlere bildirmiştir.
     Toplum içinde yaşayan insanların uyması gereken davranış kurallarının tümüne "ahlak" diyoruz,Allah'u Teala insanları ahlak şuuru ile yaratmış iyi ahlaka sahip olunması için kabiliyetli kılmıştır.İslam dini güzel ahlakın kaynağıdır.Allah insanları ahlak şuuru ile yaratmış olduğu gibi her ilmin öğrenmesi gerektiği kadar ahlak ilmini'de öğrenmeyi farz beyan etmiştir.Dinimiz iyi huylu olmamızı emretmektedir,onun için güzel ahlaklı olmalı ahlak düşmanların'a karşı bilgili olarak hiç yılma'dan savaşmalıyız.
      Ahlak değerleri cemiyetler asırlar'dan beri iyi tanımışlar ve yüceltmişlerdir,bu değerler doğruluk,eşitlik,adalet,merhamet,af,sabır,fakirlere yardım hoş görü,tatlı dil,güler yüz,tevazü,saygı,ana-babaya itaat vs gibi ahlakı değerler tarihler boyu övülürken,Bunların zıddı olan kalb hastalıkları;kibir,hased,ücüb,giybet,nefret,yalan,iftira,zülüm,vs gibi kötü huylarda çirkin görülmuş her zaman yerilmiştir.
      İnsanlar iyi ve kötüyü,güzel ve çirkini ayırabilecek kabiliyetle doğarlar.Allah'u Teala iyi ve kötüyü Peygamberler aracılığı ile bildirmiş,Emir ve yasaklara uyulmasını iyi ahlak ile kendilerini terbiye edenleri,Her iki cihanda mutlu kılacağını beyan etmiştir.(Şems Süresi 7,8,9,10)uncu ayeti kerimelerin'de!(Kişiyi ve onu şekillendiren'e .Sonra'da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun'ki.Kendini arıtan saadete ermiştir.Kendini fenalıklara gömen kimse'de ziyana uğramıştır)buyurulmaktadır.Bu ayeti kerimeler'de anlatılmak istenildiği gibi kalb hastalıklarına yakalanmış olan kişiler kendilerini tedavi yolu ile bu hastalıklar'dan arındırıp iyi ahlak sahibi oldukları taktirde mutlu olacaklardır.Lakin insan nefsini terbiye edip iyi ahlakı elde edebilir.
     İslam dini Hak dindir Allah'u Teala bunun için insan yaradılışını ve islam dinini ahlakın kaynağı kılmış Hz.Muhammed(s.a.v)ı aracı olarak göndererek iyiliği ve kötülüğe doğuştan meyilli insanoğlunu Allaha bağlamak hayatlarını güzel ahlak ölçülerini aşmaksızın düzenlemelerini emretmiştir.
     Peygamber efendimiz bir Hadisi Şeriflerinde (Ben iyi ahlakı tamamlamak için gönderildim.Kıyamette terazıye konan en büyük şey güzel ahlaktır) buyurmuştur.
     Kişiyi ahlakı değerlerle yücelten,islam dini Allah'ın koymuş kanunlara uymak ahiret gününe iman etmektır.İman mümini islami ahlakı anlayışı içinde içtimai olsun,ferdi olsun, kurallarını bozmadan yerine getirmeye teşfik eder kötülüklerden korur.Mümin kişileri ahlaklı olmaya zorlayan iman dünya menfaatleri için değil ebedi saadete erişilebilmesi için ahlakı değerlerden ne sürette olursa olsun ayrılmaz.Allah'ın koymuş olduğu kanunlar çerçevesi içinde yaşamını sürdürdüğü müdetçe yoluna devam eder.O halde islam ahlakı ahiret gününe ve Allaha imana dayanıyorsa diyebiliriz'ki Ahlak ve iman ayrılmaz bir bütündür.
     İslam topluluklarında gürülen ahlakı buhranlar iman zayıflığından kaynaklanmaktadır.Kişi imanını koruduğu ve Allah'ın koymuş olduğu kurallara uymuş olduğu taktirde güzel ahlakın son noktasına erişmiş olur.
     İslam dinimizin kitabı Kur'anı-Kerimimiz ahlakı yücelten esasları bir araya toplayarak Peygamber efendimiz aracılığı ile insanlığa gönderilmiştir.
     Peygamber efendimiz'de tüm insanlığa kendinde toplanan iyi ahlak kurallarıyla örnek kişi olmuştur.Kur'an ve sünnet yolun'da ilerleyen kişiler'de elbette iyi ahlak sahibi kişilerdir.Rabbimden dileğimiz hepimizi öyle kişiler'den eylemesidir....

Başa DönGÜZEL AHLAK NEDİR? NASIL ULAŞILIR?
      Güzel ahlakın hakikatı için çok değişik yorumlar yapılmış,sözler söylenmiş.Bazılarına göre kalb temizliği,bazılarına göre başkalarına iyilik etmek, bazılarına göre alnı açık olmak,vs gibi değişik anlamlarda fakat hepsinin manasının hemen aynı kaynaktan kayaklandığı bir gerçek ve hepsi güzel ahlakın bölümleri olabilir fakat tümü hiç bir zaman olamaz.
     İnsanın vücud ve ruh yapısından meydana gelmiş olduğunu hemen hepimiz biliriz,lakin vücudu gözle görebiliyoruz fakat ruhu görmek herkese mahsus değildir.Sadece kalb gözü açık olanlar ruhu görebilirler.Ruhumuzun ve vücudumuzun her iki halımızın'da iyi ve kötü tarafları vardır.Vücud yaradılış bakımından çirkin veya güzel olabildiği gibi,Ruhumuzda aynı şekilde güzel ahlaka sahib veya kalb hastalıklarıyla hasta düzeltilmemiş bir ruh olabilir.
      Vücudumuzdaki sadece bir uzvun güzelliği tüm vücudu güzel kılmaz,bütün uzuvlar güzel olduğu taktirde birbirini tamamlar'lar ve ve güzellikleriyle o vücudu güzel kılmış olacakları gibi,Ruhun'da güzel olması için kişideki kalb hastalıklarının tümünün tedavi edilmiş olması gerekirki ruh güzelliğine sahib olunmuş olsun ve ruh güzel olmuş olduğu zaman'da kişi güzel ahlaklı demektir.Ohalde kalb hastalıklarından arınmış tedavisi tamamlanmış ruha sahip olan kişilere'de güzel ahlaklı diyebiliriz.
     Güzel ahlaklı olabilmemiz için muhakak ilimle meşkul olmalıyız,zira ilim her şeyin iyi-kötü,doğru-eğri hepsini bize en küçük teferruatına kadar bize öğretir.Doğrudan eğriyi birbirinden kolaylıkla ayırmamıza yardımcı olur.Bütün iyi sifatlara sahib olan kişiler iyi ahlaklı kişilerdir bu kişiler ahlak yönünden en yüksek dereceye ulaşanlardır.
     Bazı kimselere göre kalbin süreti olan ahlak değişmez,kişi neyse odur,can çıkar huy çıkmaz derler,bence bu yanlışbir tutum olsa gerek zira doğru olmuş olsatdı,nasihatla iyi tavsiyeler'de bulunmak,çocuüu terbiye etmek lüzümsüz olmuş olurdu,Biz insanlar yaban hayvanlarını terbiye yolu ile evcilleştirebiliyoruz'da neden kalbimizde'ki hastalıkları tedavi ile iyi ahlaka sahip olmayalım kalb hastalıklarımızın en iyi tedavi nefsimizle yapacağımız mücadele ile olur nefsimizi kırmak yolu ile iyi ahlaka sahip olabiliriz,Kötü huylarımızı yok edebilmemiz için nefsimizin yapmak istediğini yapmayıp ona ters düşmekle mümkün olur her şeyi tersi kırar,cimriliğin ilacı vermek olduğu gibi bütün kötü huyları böylece yok ederek iyi ahlaka kavuşmuş olabiliriz.İyi işleri adet haline getirmiş olan kişiler'de iyi huylu kişilerdir.İslam dini bunun için insanların her zaman iyi şeylerle uğraşmasını emreder,çünkü bu büzel işlerle meşkül olmanın maksadı kalbi kötü hastalıklarından korumaktır.
     İnsan vücudunun uzuvlarında'ki rahatsızlıklar kişiyi bu dünya'da ölüme götürdüğü gibi kalbin hastalıklı olması'da kişiyi öbür dünyada ölüme zülme götürmüş olur.Hastanın iyiolabilmesi için Doktorunun vermiş olduğu ilacı içmekten başka çaresi olmadığı gibi kalb hastalığının tedavisi için nefsimizin kötü isteklerine uymayıp islam dininin sahibinin (Peygamber-Efendimizin) bize bildirmiş olduğu emir ve yasaklarını yerine getirmeliyiz.İnsan kalbinin hastalıklarının tabibi odur.
     Güzel ahlaklı olmak üç sebebe bağlı olur.1)İnsan doğuştan güzel ahlaklı doğar.(Bu Allah'u Tealanın bağışıdır).2)Kendimizi zorlayarak nefsimizle devamlı mücadele ederek, her zaman doğru olanı yapmaya çalışarak,iyi huyları adet haline getirerek iyi ahlaklı olabiliriz.3)Herzaman iyi ahlaklı özünde sözünde doğru olan kişilerle arkadaşlık yapıp öyle kişilerle yaşarsa,iyi ahlaklı arkadaşları gibi kendide iyi ahlak sahibi olmuş olur.
     Bu üç husustan herhangi birtanesiyle güzel ahlaka ermiş olaan kişi Allah'ın huzurun'da derecelerin en yükseğine laik olmuş olur.(Zilzal süresi 7,8-inci ayeti kerimelerin'de):(Zerre kadar iyi amel işleyen onu görür ve zerre kadar kötülük işleyen onu görürür)buyurulmaktadır.Kişi bu dünyada ne yaparsa yapsın hiç şüphe yokki öbür dünyada muhakkak onunla karşılaşır.İyilik iyilik edrse iyilik bulur kötülük edrse kötülük bulur mrşhur bir söz vardır;Ne ekersen onu biçersin,Ne doğrarsan tabağına o gelir kaşığına msali.Onun için her zaman iyi ahlaklı olabilmemiz için gayret göstermeliyiz iyi ahlaklı olabilmemiz etrafımızdakilere iyi ahlak kurallarını retmemiz her zaman kendi menfaatımız icabıdır.