TOMB
RAIDER 6 YA DA TOMB RAIDER NEXT GENERATION 1 ANGEL OF THE DARKNESS Laranın Hayatı Real name: Egemen Azaz apphireege@hotmail.com Net name: Sirius Darkmist |
TOMB RAIDER 6 YA DA TOMB RAIDER NEXT GENERATION 1 Lara Croft'un yaklaşık iki sene önce öldüğünü duyduğumda daha Tr3'ü yeni bitirmiştim. Ama buna bir türlü inanamadım. Oynadığım yüzlerce oyundaki partnerler (Kyle Katarn, Spider-man, Harry Potter vb.) bana Lara Croft kadar mükemmel eşlik etmemişti. O kadar rahat, o kadar etkileyici bir oyun anlayışına sahipti ki Tomb Raider, bundan bayağı etkilenmiştim. Birçoğunun dediği gibi Tomb Raider oynamak herkes için kolay, ama ilerlemek ve bitirmek değil. Mükemmel aksiyon ve oynanış kalitesi yönünden bizi Tr1'den beri şaşırtmadı, hayal kırıklığına uğratmadı. Tr3'ü bitirdiğimde Lara Croft'un ölümünü öğrenmek inanılmaz bir şok olmuştu bence. Bir oyuncu gibi "yani artık tr alıp oynayamıycaz mı" demek yerine, "Lara, en mükemmel partnerim bir daha maceraya koşamayacak mı" diye sormayı yeğlemiştim. Hatta inanamayıp Bayram günü kapalı Cd-shoplarda aradım. Felaket bir gündü ama sonuçta açık olan bi CD-Shoptan alabildim Tr4'ü. Çook uzun bir maratondan ve sinir bozucu bilgisayar problemlerinden sonra (mesela tren bölümünde kilitlenme gibi) Ali abimizin sitesinden büyük bir istekle Tren bölümünün save dosyasını çektim. (Sağolsun) Tr4 bittiğinde şoka uğramıştım. Çünkü Vonna, şapkasını çıkarmış Lara'yı uğurlar gibi yıkıntılara bakmıştı... Yalan söylemiycem biraz ağlamaklı oldum. Bir tr'ci olmayan bunu anlamaz ama işin içinde olunca gerçekten kasvetli bir durum. Daha sonra yapımcılar, yeni oyun motoruyla Lara'yı yeniden hayata döndürüceklerini açıkladığında ikinci bir şok yaşadım. Bundan mükemmel bir haber yoktu o zamanlar. Ama bu doğal olarak zaman alacaktı. 2002 Kasım diye söz verdiler. O zamana kadar yakınlarının anıları anlattığı "Tr5 Tarihi olaylar" adlı oyunu çıkardılar. Von Croy vicdan azabıyla Lara'yı arıyordu. Bizi yarım sene şu gün bu gün çıkacak diye oyaladılar. Sonuçta Haziran'ın son haftası Tr6 çıktı. Lara müthiş bir geri dönüş yapmış olmalıydı ki hemen Cd-shop'a gittim. Ama GeForce dedikleri gibi amma da sinir oldum. Utku ve Ali abi oynayacak ben de out mu olucaktım. Hemen GeForce fiyatlarını sordum. (İnanın o güne kadar GeForce almak aklımın ucundan bile geçmedi.) Ama GeForce'a sahip olmadan önce Cd'yi garantilemeliydim. Ertesi gün GeForce muhabbetlerine takılmadan hemen kapıp eve getirdim. Oyun Direct X 9 gerektiriyordu. Baktım WHQL falan tanıdık geldi. Kartı, aldığım bi dergiden güncelledim. Oyun NVIDIA TNT2'de çalıştı. Tr6'da Von Croy'un hâlâ Lara'nın kuyusunu kazması beni şaşırtmadı. Oyunun konusu zaten Ali abimizin sitesinde anlatıldı. Fazla söze gerek yok. Grafikler, ses kalitesi, efektler ve özellikle Lara Croft'un yeni tarzı büyüleyiciydi. Zaten oyun çıkmadan önce bi dergide boy fotosunu görmüştüm. Bir ara da Tr6'da zihin zorlayıcı zor kısımlar olmaz deniyordu ama pek de öyle değil. Herşeye rağmen kontrol düzeni tam bir rezillikti. Hareketlere sadece dövüşmeyi eklemişler. Ama özellikle Roll tuşunu değiştirmeleri ve Lara'nın olur olmaz koşmaya başlamadan önce yürümesi de beni çıldırtan diğer teknik bozukluklar. Umarım Tr7'de eski Tr tuş stilini koyarlar. Yoksa merdivende kendi etrafımızda çok döneriz. Ayrıca oyundaki bazı şartlara gerçeklik kazandırmışlar. Ama pek de iyi gerçeklikler değil. Örneğin Tomb Raider ilk generation'da Lara beklemeden sürekli zıplayabiliyordu. Bu da özellikle Tr3 çarklı bölümde işe yaramıştı. Ama eğer Tr6'da aynı çarklı bölüm konsaydı herhalde daha next generation oyun yapısına alışamadan çileden çıkardık. Oyunun konusu Tr4'ten sonra en mükemmel olanı. Lara'nın yeni tarzı ve grafikler mükemmel olmuş. Oyunu oynarken bir kaç defa (özellikle Boaz'da) stres bombası haline geldim. Açıkçası İlk generation'daki samimilik bu oyunda yok gibiydi. Doğal olarak Lara artık eski Lara değil. Düşünsenize felaket bir ölüm tehlikesi, iki senedir ses soluk çıkmadı. Eğer Tr6'yı bitirip Tr2 oynamaya kalkarsanız ne hissettiğimi anlarsınız. Öte yandan Lara'nın geri dönüşündeki esrar perdesi aralanmamış ama Eidos Firması Tr7, 8 ve 9 için mükemmel senaryoları olduğunu açıklıyor. Oyunlar arasında bir karşılaştırma yapmak ne kadar zor olsa da sonuç olarak en sevdiğim oyunun Tr3 olduğunu söylemeliyim. Tomb Raider 4, konusu ve oyun anlayışı bakımından bir dönüm noktası olsa da, içimde sebebini anlamadığım bir his, Tomb Raider 1,2,3'ün klasik ve iç kıpırdatıcı oyun tarzının beni çeken önemli bir etken olduğunu söylüyor. Her ne kadar oyun yapımcıları için Tr6 oyun motoru inanılmaz bir yenilik sayılsa da, yorum yapma hakkına biz sahibiz. Açıkça söyleyeyim. Belki yeni oyun motoru olmasa Tr6'daki müthiş grafiklerle oyun oynayamazdık. Yıldırımlar çizgi çizgi görünürdü. Tr6'da beğendiğim yenilikler aşağıda: 1. Lara'nın yeni tarzı 1. Lara'nın koşmadan önce yürümesi Oysa ki yeni oyun motoruna rağmen bu tür zorlukların ortaya çıkmaması gerekliydi. Tr'nin eskisi kadar zor olması ama bunun yeterli olmaması da diğer bir gerçek. Aslında ben, Lara'yı güzelliği için sevmedim. Zaten dışardan bakıldığında Tr6'daki haliyle, tr4'teki hali bambaşkaydı. Ben güzel Lara'yı sevmedim, maceracı, erkek gibi, asla yılmayan ani duruşlarda ses çıkarmayan ve kendisine yardım eden bizlerle samimi olan, yüreğimizle, cesaretimizle bağlandığımız o eski Lara'yı sevdim. Aslından bu eksikliklerin giderilmesi elimizde. Bunlar ufak tefek ama önemli meseleler. Beni oyundan soğuttu. Açıkçası diğer oyunları bırakmazken bu oyuna 15 gün ara verdim. Aynı şikayetlerin Tr7'de devam etmemesi için en iyisi Core Design'e mesaj çekip eski Lara'yı getirmemiz. En azından Lara'nın geri dönüşüne bahane bulabildiklerine göre artık bu rezilliğin Lara'nın geçirdiği zor günleri anlattığına dair açıklama yapıp bu sorunları giderebilirler. Başka ne denilebilir ki... Umarım Lara üçüncü bir generation'a kadar ölmek zorunda kalmaz. Ayrıca Kurtis hakkında yorum yapmazsam olmaz. Kurtis oyundaki ek kahramandı. Zaten oyunun girişinde Starring Lara Croft, Introducing; Kurtis Trent deniyor. Kurtis'in ölmesi pek de etkilemedi. Her ne kadar Boaz denilen yaratık tarafından öyle öldürülse de her savaşta kurban verilmek zorundadır. Lara Croft bence tek olmalı. Çünkü biz Tr'ye böyle alıştık. Lara her zaman olaylara tek başına göğüs gerebilir. Bu da Lara 'yı diğer kahramanlardan farklı kılan şey. Oyunun sonunda Lara'nın karanlığa karışmasından fazlasını beklerdim. Ama n'apalım. Eminim Tr7'de kıpırdanmalar olucaktır. En azından adı temize çıktı... Tr ile kalın. Çünkü bu bambaşka bir yaşam tarzıdır. Tr'ci olmak ayrıcalıktır... Hazırlayan: Egemen Azaz Tarih: 04 Eylül 2003/Perşembe Lara Croft’un hayatı Lara Croft zengin bir ailenin kızıdır. Daha henüz üç yaşındayken okula başlamış, 16 yaşına geldiğinde bitirmiş. Lara 16 yaşındayken okulu bitirmeden önce sınıf arkadaşları ile birlikte gezi yapmaya karar verir. Babası Lord Croft’un desteği ile Lara bu geziye katılır. İçinde Lara’nın da bulunduğu uçak ne yazık ki düşer. Bütün okul arkadaşlarını kaybetmiş olan Lara; içinde bulunduğu balta girmemiş ormanda çıkış yolu arar. Ormandan kurtulup ilk kasabaya vardığında; zengin, soylu Lara’dan fazla bir şey kalmamıştır. Üzerindeki soylu kişiliğinden tamamen arınmış ve macera hayatı ile tanışmış. Lara yaşadığı maceralardan sonra artık macera yaşamını gizem avcılığını sevmiş, O zengin, sıkıcı yaşamından sıkılmıştır. Lara eve döndüğünde ailesi çok merak
etmiştir. Lara aile ortamına tekrar alışmıştır ama... Von Croy ile Hindistan’a varınca hedefi olan Iris’i almak için Lara’yı yandaş olarak yanında bulundurur. Henüz saf olan Lara, macera beklentilerini gerçekleştirme hayalindedir. Von Croy onu bazı testlerden geçirir. Sonra Iris Artifact’e kadar yarışırlar. Iris’e ulaşırlar. Ama Iris’in bulunduğu kapalı küreyi açmak için iki kol aynı anda çekilmelidir. Lara şüphelenmeye başlar. Bunun gizeminden ve tehlikesinden söz eder. Von Croy’u bunu yapmaması için uyarır. Von Croy ise o ana kadar gelmiş, bırakır mı! Bütün bunların saçma bir hokus pokustan ibaret olduğunu söyler. Lara hâlâ bu durumdan emin değildir. Von Croy da “Ünlü arkeolog Lara Croft Iris’i buldu ve getirdi ha! Asla! Beeen! Ben buldum. Ve şimdi emirlerime itaat edeceksin. Dediğimi aynen yerine getireceksin” diye tersler Lara’yı. Lara ise henüz hayır demesini beceremediği için kolu çevirir. Küre açılır ve Von Croy açılan tahta köprüden Iris’e doğru büyük bir hırsla koşar. Tam Iris’i avuçlarına alacakken deprem şiddeti ile ayağı kayar ve hayatı tehlikeye girer. Her an düşebilir. Ayağı ile kenardan destek alan Von Croy bir yandan da “Lara! Lara! Yardım et. Yardım et. Ayağım! Ah!” diye feryatlar içindedir. Lara da ne yapsın çocuk başıyla. “Tamam! Sıkı tutun yardım getireceğim” diye seslenir. Bu arada Von Croy’un bulunduğu küre kapanır ve Sarsıntı ile düşmekte olan kayaların altından kayarak geçen Lara kurtulur. Görüldüğü gibi Von Croy aç
gözlülüğünün kurbanı olur. Ama sonra kurtarılır ve Von Croy'un müzesinde sergiye
açılır. Aynı gece Lord Croft pederi sandalla gönderirken Lara gizlice sandalda saklanır. Karaya ulaştıklarında Lara korkar. Etrafı gezerken bir de bakar ki peder kaybolmuş. Kendi başına ordan atlayıp şuraya tutunarak yaşlı bir ağacın yanına gelir. Ağaca asılmış bir ölü Lara’ya hikâyesini anlatır ve Lara’yı orman konusunda uyarır. Tavsiyeler verir. Lara burdan kurtulacağı tek yerin tahta çitli bir çiftlik olduğunu keşfeder. Bir lastik ve bir ağaç dalını kullanarak sapan yapar ve eline taş alıp çitlerin destek noktasını parçalamaya çalışır. Bunu başarır ve çiftlik zannettiği bir mezarlığa gelir. Burası hem ürkütücü hem de tehlikelidir. Hayaletler Lara’ya zarar vermeye çalışırlar. Lara da akıllı kız ya tozlarla hayaletleri halleder. Etrafını iyice araştırır ve Burda implerle tanışır. İmpler tabii ki Lara’dan memnun değiller ki ona zarar vermeye başlıyorlar. Lara panik içinde pederi aramaya devam eder. Onu bir mağarada bulur. İkisi işbirliği yapıp araştırmalara devam ederler. Bu arada eski bir değirmen bulurlar. İkisi yollarını ayırırlar ve Lara siyah bir plâkadan geçer. O anda bir atlı gelir ve Lara’yı pataklayıp yere atar. Lara burayı geçemeyeceğini anlar ve bir tebeşirtaşı bulur. Bunu levye ile parçalayıp bir parça alır. Siyah tabakanın üzerine çizimler yapar. (Nasıl olduysa) Atlı bir daha görünmez. Bu sırada bir İncil görür ve alır. Etrafı biraz daha araştırır ve tam bir ırmağa gelince atlının pederi kaçırışını görür. Arar tarar ve bir şekilde pederi bulur. Atlı pederle beraber Lara’yı kurban etmeye kararlıdır. Tam o anda Lara bulduğu İncil’i pederin isteği üzerine okur. At tam Lara’yı tepecekken donar. Hareket edemez. Lara ile peder de bu lanetli ormandan kurtulurlar. Lara’nın uçak kazasından sonra tek başına mücadele ettiği ilk macerası budur. Bu olayın önemi de burdadır. Lara yaklaşık 10 sene sonra (hemen hemen 26 yaşında) iken Merkür taşı denilen bir taş hakkında bir çok dedikodu olmaktadır. Taşın değerini anlayamamış olan biri kurnaz, biri salak iki adam, bu taşı pek de az olmayan bir fiyata satmak ister ve Lara bu taşı satın alır. Yaklaşık birkaç ay sonra taşın gizemi hakkında bilgi sahibi olan adamlar taşı Lara’dan tekrar satın alamayacaklarını düşünürler. Bu zaten doğru. Lara'mız bırakır mı hiç! Lara Roma’da bir operayı izlerken onu izlemiş olan bu iki adam Lara’dan gizlice taşı çalarlar. Sonra taşı zorla nakit karşılığında Lara’ya tekrar satmak isterler. Lara şöyle cevap verir: “Nakitim var. Ama maymunla işbirliği yapmam.” Lara bir kurnazlık yapıp elini uzatır. Salak olan adam elini öpmek için gider ve Lara bir yumruk çakar. Adam sendeleyerek ötekine çarpar ve çanta düşer. Lara içindeki merkür taşını alır ve tarzan gibi sahnenin ortasına iner. O sırada izleyiciler alkışlamaktadır. Silah seslerinin arasında kaybolur. Dışarı çıkar ve motora atlatıp gaza basar. İki adam taksi çalıp Lara’yı kovalarlar. Ama Lara saniyelik bir hareketle yarı kapalı kepenkin arkasına geçer. Adamlar son hızla devam ederler. Biri çarpacağız, biri yakalayacağız diye tartışırken araba kepenge girişir ve Lara feci bir kaza geçirmiş olan bu ikiliye bir öpücük yollayarak soğukkanlılık içinde gözden kaybolur. Ertesi gece diğer taşlar hakkında bilgi edinmek için Roma botanik parkları dolaşır. Burda yaptığı araştırmalardan sonra diğer taş sembollerinin olduğu yere gelir. Bu civarda diğer taşı bulur. Tam aldığında iki adam tekrar görünür. Lara’yı silahla tehdit ederler ve her iki taşı da alırlar. Ama Mr. Lawson (Salak olan) taşı yerleştirirken kıyafetleri alev alır. Lara ise bu taşın gizemine daha çok inanır. Diğer iki taşı bulmak için Roma pazarında araştırma yapar. Tehlikeli ve riskli bu araştırma sonunda Lara zırhlı şovalyeyi yener ve iki taşı da alır. Gidip bunları yerleştirecekken Mr. Lawson görünür. Taşları ister. Lara vermez. Silahlı çatışma sonrası adam Lara’yı vurmak için hazırlanırken arkasında çatırtılar başlar. Lara adama seslenir. “Arkanda Arkanda!” Adam da buna inanmaz. “Arkanda! Arkanda ha! Hi hi hi hi! Ben o kadar salak mıyım!” Lara seslenmeye devam eder. “İnan bana! Arkanda!” Adam cevap verir. “Bana yalan söyleme” Birtakım tuzak ve hayvanları atlatan Lara yokuştan kayarken aşağının uçurum olduğunu farkeder ve ani bir refleksle uçurumun kenarından tutunur. Kurnaz adam (Jean Pierre) Lara’dan taşları ister. Lara ise pazarlık yapmaya karar verir. Eğer onu çekerse o da taşları verecekti. Adam pazarlığı kabul eder. Lara kurtulur ve adam taşı beklerken Lara tepik koyar ve adamın ayağı kayar ve ani refleksle uçurumun kenarında sallanmaya başlar. Lara ise pek de kurtarmaya hevesli değildir. Adam aşağı düşer ve Lara bir iki şovalye ve süvariyi yenip kolezyumun girişine döner. Merkür taşını alır ve bu mevzu burda kapanır. Birkaç sene sonra Lara Hindistan sırlarını keşfetmek için Hindistan’a yolculuk eder. Burda bir araştırma yapar ve eski uygarlığın izlerine rastlar. Ayrıca burda yaşayan birileri olduğunu farkeder. Çadırlara bakarken bir adam Lara’ya seslenir. “Ne var! Bu sefer ne istiyorsun” Lara ise burda ne yaptığını sorar. Adam sadece biraz Tempo istediğini belirtir. Aralarında geçen konuşmadan sonra Lara adamın niyetini anlar. Adam ormanları yok etmek istemektedir. Sonra adam “ölüm” diyerek nehre atlar. Milyonlarca yıl önce düşen bir meteor, beraberinde 4 tane kristali getirmiştir. Şimdiki zamanda ise Antarktika'da araştırma yapan RX-Tech araştırmacıları, büyük olaylara neden olacak keşifler yaptılar. Patlayıcı ile bir bölgeyi patlatmak isteyen araştırmacılardan ikisi, patlamanın yapılacağı yere giderler. Burda antik çağlara ait olabilecek bir bulguya rastlarlar ve telsizin diğer ucunda patlamayı gerçekleştirecek kişiyi patlatmaması gerektiği ile uyarırlar. Ama TNT kolunun başındaki kişi telefondan uzaktadır ve anlamadan patlatır. Böylece yine antik çağlara ait 3 kafa daha keşfederler. O yörede bir mezara rastlarlar. Bu, bir korsana ait bir mezardır. Adam buranın çok karmaşık bir tarihi olduğunu söyler. Lara bu gizemli adamı bulmak için eski kilise kalıntılarını araştırır. Kilisede hapis kalır. Kurtulunca çıkışta adamın salda ilerlediğini görür. Elindeki pistollerle adamı vurmaya çalışır. Adam bunu farkeder ve ellerini uzatıp sismik bir hareketle kayaları oynatır ve Lara yere yuvarlanır. Can havliyle tam kafasına düşecek olan kayayı atlatır. Karşıda bir motor görür. Bununla Ganj nehrini geçmeye çalışır. Adamın salının batık olduğu Şelalenin arkasına geçer ve araştırmaları sonunda adamı bulur. Adam boynundaki taş sayesinde sismik boyutlarda güçlere sahip oluyor. Lara hemen pistolleri ile adamı ateş yağmurları arasında öldürür. Adam yok olur ve Lara INFADA taşını alır. Tapınaktan çıktığında bir yat görür ve hemen bakmak için koşar. Bir adam beklemektedir onu. Ona aldığı Infada taşı ve diğer taşları anlatır. Efsaneye göre yiyecek sıkıntısı geçiren korsanlarla dolu bir gemi Antarktika’ya ulaşır. Burda meteor düşmüş ve dört kristal dağılmıştır. Burda araştırma yapan korsanlar vahşi hayvanlarla baş edemezler. Bir çoğu ölür. Daha sonra bu dört esrarengiz taş bulunur ve Dünya’nın dört bir yanında satılır. Birisi Hindistan’da, birisi Güney Pasifik adalarında, birisi Nevada çölünde, diğeri ise Londra’da. Lara pek ilgilenmemiş gibi görünse de kristallerin peşine düşer. Bu taşlar evrimin sırrı olarak nitelendirilir. Lara Londra’ya gider ve burda insanları kobay olarak kullanan Fare Lee denilen bir bayanın peşine düşer. Lara kristalin bu kadında olduğunu düşünmektedir. Binadan binaya atlayıp katedralin tepesine ulaşır. Burda Bir tetikçi ile karşılaşır. Tetikçi Lara’ya saldırmaya başlar. Lara, kurnaz ve süper akıllı bir bayan olarak hemen profesyonelce adamı ateşe tutar. Ama adam bir el çabukluğu yapıp Lara’yı yere yatırır. Lara soğukkanlılığını kaybetmeden adamın karın boşluğuna tekme yollar. Adam sekerek arkaüstü düşer. Lara pistolleri adamın kafasına dayar ve adam “Gerçekten! Bilmiyorum” diye cevap verir. Ama Lara ikna etmesini bilir. Bayan Fare Lee ismini alır. Lara pistolleri indirir ve o anda adam MP5’e sarılır. Lara’yı tehdit etmeye başlar. “Bazı insanlar yani sizin gibileri hep kendini beğenirler.” Lara bu durum karşısında hiç şaşırmadan bekler. Sallanan çan adamı kilometrelerce uzağa uçurur. Lara ise aşağı atlar ve Londra’nın Aldwych denilen ünlü metro istasyonuna iner. Burda araştırmalar yapar ve mafya gibi bir serseri grubu ile tanışır. Shredder kılıklı adamla Lara bir anlaşma yaparlar. Hepsinin istediği aynıydı çünkü. Lara sualtında araştırmalar yapar ve bulduğu geçit sayesinde Fare Lee’yi bulur. (Tıpatıp Lara!) Kadınla Lara konuşurlar ve Lara Isis’in gözünü almayı teklif eder. Kadın ayağa kalkar ve “Belki gelecek hayatında!” deyip bina çatılarında kendisini takip eden Lara’ya ışın yollamaya başlar. Lara hemen bir akıllılık edip kadının üzerinde durduğu elektrik hattının sigortasını bozar. Kadın havaya uçar. Lara ise enerjiyi kesip Isis’in gözünü alır. Bir sonraki taş için Lara Nevada’daki Uzay araştırma merkezine ulaşır. Burda kapıyı ve elektrikli tel örgüleri geçemeyeceğinden kurnazca bir yol bulur ve tepedeki tanktan telleri aşar ve çatışmada yığınla adamı yere serer. Ama ana girişin burası olmadığını farkeder. Bunun üzerine burdaki motoru alır ve bayırdan çıkarak tel örgülerin arkasına geçmeye çalışırken talihsiz bir kaza ile yuvarlanır ve yere düşer. Bir iki MP ajanı gelir ve Lara’yı hapse atarlar. Lara ise diğer hapishane kaçkınlarının yardımı ile kurtulur ve Ana merkeze gelir. Burası bir çok yerde duymuş olabileceğiniz gibi 51 Bölge’dir. Lara Ora Dagger’ın uzay gemisinde olduğunu öğrenir. Bunun üzerine tehlikeli yollar izleyerek bir roketi havalandırır, yığınla adam öldürüp disklerle oynar. Uzay gemisinin kapısını açar. Burda Ora Dagger’ı alıp muradına erer. Lara artık son kristali bulacaktır. Bu yüzden Güney Pasifik Adalarına gider. Burda bir klübe bulur ve yerlileri öldürerek klübeye ulaşır. Klübede bir adam yaşamaktadır. Adam acılar içinde kıvranmaktadır. Lara adamla konuşur ve adam dev dinozordan ve iki pilottan söz eder. Lara adamdan bataklık haritasını alır ve bataklığı aşar. Dinozorlarla uğraşır ve uçaksavar anahtarlarından birini alırken dev bir dinozor çıkar. Lara güzel taktiklerle altetmeyi başarır. Diğer anahtarı bulmak için ölü dino numarası ile hatırladığınız gibi piranaları meşgul eder. Karşıya ulaşır ve dinoları öldürüp diğer anahtarı alır. Yarım porsiyon dinodan kurtulur ve uçağa ulaşıp anahtarlarla uçaksavarı çalıştırıp kullanarak ilerdeki surları parçalar. Düzinelerce Dinoyu paramparça eder. Yıktığı yerden eski bir tapınağa ulaşır. Bir yerli, Lara’nın yok olacağı gibi bir kehanette bulunur. Guma guma taşı ve güçlerinden bahseder. Ve tabii ki karanlıklar lordundan. Lara pek etkilenmemişe benziyor ki soğukkanlılık içinde karnının acıktığını söyler ve karnını doyurup Madubu Gorge’a gelir. Burda atlayıp tutunarak tükürükçüleri halleder ve kanoya binip dalgalara meydan okur. Piranalarla dolu durgun ve sığ suya gelir. Ortada bir kaya görür ve taşı hareket ettirmek için tuzakları geçip sallanma tutunmadan sonra mekanizmayı bulur. Switchi indirince taş kalkar. Lara hemen kanoya ulaşır ve taşın kalktığı yerde oluşan girdaptan aşağı düşer. (Vaw ne etkileyici). Durgun sudaki timsahları halledip kapıyı açar. Puna tapınağına girer. Burda ok atan yerlileri halledip çarklı salonu geçer. (Ne kelime) Hemen kazıklı tuzağı atlatıp kapıyı açar, dev kayadan kaçar ve kapıdan girer. Guma guma taşı dedikleri Element 115’i almak üzere uzanır ve Lordla savaşır. Bir güzel temizledikten sonra taşı alır ve geveze bir lavuğun kullandığı helikopterle Antarktika’ya ulaşır. Burda gemi görür ve gemiye binip birkaç adamı öldürür. Amacı Antarktika'nın dondurucu sularında biraz bilgi edinmek için gemiye bağlı olan botu aşağı düşürür. Bota binip bilgi edinmek için biraz gezinir. Ama bilgiye giden yolun kapalı olduğu besbelli. Burdaki engel kapıyı açmak için şalteri indirmeli. Bunun için de kontrol merkezinin kapısını açacak anahtar gerekli. RX-Tech madenlerinin araştırma merkezini bulur. Burda birkaç tehlikeli oyun ve çatışmadan sonra Lara anahtar ve levyeyi bulur ve kapıyı levye ile açıp anahtarla şalteri indirir. Sudan gitmemizi engelleyen kazıklar kalkar ve Lara botla ilerler. Burda bir klübe bulur. İçerde lavuğun teki donmuş olan çorbayı kaşıklamaya çalışırken Lara girer ve taşlar hakkında bilgi ister. Adam taşların evrimin sırrı olduğunu ve insanın güç kazanabileceğini söyler. Bu arada Lara, taşların dört tane olmadığını öğrenir. Bir tane kayıp taş vardır. (Rathmore'un eli) Ama yine de bu dört taşın Antarktika'daki Tinnos'un kayıp şehrinden açılan bir alanda işe yarayacağını öğrenir. (Burası da dinamitle patlatılan yer.) Ama adam Lara'nın taşıdığı diğer çantanın içinde bulunan ve bizim de Lara'ya günlerdir bulmasında yardım ettiğimiz taşlara gözünü dikmiştir. Lara'ya taşları koruma teklifinde bulunur. Ama Lara uyanıktır. (Hindistan gezisindeki Lara değil ki bu!) Bunu kabul etmez. Adam ani hareketle masaya vurur ve donuk çorbası yere düşer. (Çorba o kadar donuk ki tabaktan dökülmemiş.) Adam çantayı kapıp yerden kalkmaya çalışan Lara'yı ezip geçer. Paltosunu alıp dışarı çıkar ve madenlere açılan asansöre biner. Lara ise onu kovalamakta ve adamı kayan karın üzerinde koşarak takip etmektedir. Ama adam asansörle madenlere iner. İnen asansörün üstüne atlayan Lara da aşağı iner. Madenlerde Lara, mutant-insanlara ve onları temizlemeye çalışan araştırmacılarla savaşır. Dekavilleri usulüne uygun kullanarak su altına inen ufak denizaltı aracını çalıştıracak bataryayı ve levyeyi bulur. Vinç gibi araç çalışır ve denizaltı suyun derinliklerine iner. Lara'nın bunu yapmaktaki amacı derin suya dalınca bir süre donmayı engellemek için deniz altıya suyun derinliklerinde ulaşmasını sağlamaktır. Lara derinlikleri can havliyle atlattıktan
sonra sabah olmaktadır. Lara, Tinnos'un kayıp şehrine açılan geçitten geçer ve en
zorlu macerasına atılır. (Tabii ki o zamana kadar ki en zor macerası) İkinci Okyanus maskesini almak için bataklığa açılan yoldan gider. Burda kısa bir uğraştan sonra köprüyü geçip ikinci maskeyi alır. Ama deprem başla ve mağara çökmeye girer. Lara ise paniklemeden boşalmış derin bataklık çukuruna düşmeksizin klas atlamalarla ana hole ulaşır. Üçüncü maske ise su altından açılan bir yoldadır. Hız ve switch oyunlarıyla çarkları geçip üçüncü maskeyi alır. Dördüncü maskeye ulaşmak için son kapıya girer ve karanlık bir labirentte son maskeye açılan yolu bulur. Varilleri atlatıp son maskeyi de alır. Dört maskeyi yerleştirir ama bu maskeleri aktive hale getirmek için anahtar gereklidir. Bunun için daha önce uğramadığı bir yola girer ve salondaki bütün ninja yaratıkları cehenneme yollayıp zorlu bir mantık oyununa girer. Switchleri usulüne uygun kullanıp aşağıdaki kapıyı açar ve odacıklardan birinde Uli Key'i bulur. Bunu alıp ışınlı hole açılan kapının yanında kullanır. Maskeler aktifleşir ve ışık kesilir. Lara ise açılan tabandan kayarak Adamın dört kristali yerleştirdiği meteorit bölgesine girer. Yani meteorun tam düştüğü yermiş burası... Adam yerleştirdiği dört taşın gücünü hissediyor ve taşların geçici sahiplerinin seslerini duyuyordu. Lara ise orada şaşkınlıkla adamı izliyordu. Adamın sarsıntı ile ayağı kayar ve düşer. Sonra evrim geçirerek dev bir örümceğe dönüşür. Lara ise önceden biriktirdiği roketlerini dörderli ateşleyip yaratık her sersemlediğinde bir taşı alır. Bütün taşları alınca Yaratık gücünü kaybeder ve cehennemi boylar. Lara ise başarılı tırmanışlarla helikopter bulur ve adamları bi güzel delip geçtikten sonra kaçırdığı helikopterle radar ve saldırıları atlatarak kayıp kristali koleksiyonuna eklemek üzere Highland'a uçar. Highland'da Willard'ın barınağı denilen bir yere ulaşmaya çalışır. O sırada yeşilimsi bir asit gündem konusudur. Asidin kaynağı ve amacı bilinmiyordu. Lara, burdan diğer taşları almak için uğraştığı gibi birilerini umuyordu. Clinc denilen bir firmanın fabrikasını araştırır ama bulamaz. Sonra su altında araştırma yapar. Su altında geçirdiği zorlu dakikalardan sonra sonunda akvaryumlara ulaşır. Su yüzeyine çıkar ve Hayvanat bahçesine doğru botla yol alır. Amacı burdan bir yol bulup asidin kaynağına gitmektir. Sonunda su dibinde Rathmore'un elini bulur. Hayvanat bahçesini türlü cambazlıklardan sonra geçip ara sokaklardan birine varır. Burdan bir mağaraya girer. Asidin kaynağı bu mağaradır. Burda taşıdığı artifactı yerleştire bileceği bir yer bulur. Sonra yol açılır ve görünmezlik oyunlarından sonra düşmanı bulur. Lara Croft bilmeden taşı yerleştirerek iskeletin, yani Bayan Fare Lee'nin yeniden birleşmesine neden olmuştur. Fare Lee, diğer zamanlardan daha güçlüdür. Ama Lara odacıkları dolaşıp Fare Lee'nin gücünü keser. Aynı şekilde Lara ve Fare Lee'nin arasındaki çukurdan meteor yükselir. Lara Fare Lee'yi bir kaç roketle cehenneme postalar ve geriye kalan Rathmore'un elini alıp oraya gelen balona biner ve evine son kristalle geri döner.
Hatırladığımız gibi Von Croy, Lara henüz 16 yaşındayken ondan yararlanarak Iris'i ele geçirmiş, ama kaza geçirmişti. Von Croy kazayı Lara'nın getirdiği yardımla atlatınca, Iris'i kendi müzesinde sergiletti. Lara ise o zamandan bu yana bir hayli bilinçlenmiş, haksız kazanç sahibi Werner Von Croy'dan Iris'i geri almayı kafasına koymuştu. Bu amaçta bizimle beraber ona destek olacak bir kişi daha vardı. O da Bilgisayar uzmanı Zip. Lara'ya bu amacında sonuna kadar destek olmaya karar vermişti. Lara Müzeye uçarak girer. Daha çok Lara'nın giyimi ve gözlükleri, ona alışılmadık bir tarz kazandırmış. Matrix tarzı. Zip, telefonla Lara'ya yardım ediyor, gözlükleri sayesinde Lara'nın gördüğünü analiz edebiliyordu. Görev o kadar zorluydu ki, küçük bir hata Lara'nın kahramanlık kariyerini sarsabilirdi. Birden hırsız konumuna düşebilir, Von Croy'un suçlanması gerektiği şeyle suçlanabilirdi. Her taraf, lazer sistemlerle, ajanlarla, cyborglarla çevriliydi. Lara, bütün bu zorlukları atlatır. Sonunda asansör boşluğuna ulaşır ve asansöre binip alt kata iner. Burdaki silahlılar Asansöre saldırırlar. Lara can havliyle kapıları kapatır ve asansör düşmeye başlar. Ama Lara, yere çakılmadan tepedeki boşluktan dışarı çıkar. Metallerden sallanarak, iplerden yürüyerek Iris'in bulunduğu odaya ulaşır. Iris'i almak için çevrili olan elektrik akımını keser ve kısa süreli akım kesintisinden yararlanarak Iris'i alır. Ama çıkış daha zordur. Lara kurtulmak için şifre taşıyan adamlardan şiflerleri alır ve kapılarda kullanır. Von Croy ise kaydedilen görüntülerden onun Lara Croft olduğunu söyler. Güvenliği artırır. Cyborg'lar Lara'yı öldürmeye çalışırlar ama Lara Croft birini suyla öldürür diğerini hapseder. Sonunda çıkışı bulur ve bina çatısından uçarak ateşlerin arasından, taşıdığı Iris'le gökyüzüne doğru havalanır... Birkaç ay sonra... Lara, su altına dalmak için gerekli olan malzemeleri almak üzere gemide araştırmaya başlar. Ama Kaptan ve mürettebatı Lara'yı yakalayıp hapsederler. Lara ise mazgalları kırarak elektrik hattından geçer ve Kaptan ve Mafya babasını mazgal arkasından dinler. Kaptan, bir ajanın gemiye sızmış olduğunu söyler. Mafya endişelenir. Ama kaptan hapsettiklerini söyleyince rahat bir nefes alır. Dahası onun bayan olduğunu öğrenince de şaşırır. Lara bir yolunu bulup boruların arasından kurtulur ve mutfaktaki aşçıyı levyeyle bayıltıp oksijen tüpünü bulur. Su altı elbisesini giyer ve Oksijen tüpünü takıp su altına iner. Su altında araştırma yapan ve Lara'yı avlamaya çalışan sualtı araçlarını atlatır ve bir mağarada Mızrağı bulur. Ama deprem olur ve Lara'nın oksijen tüpünü bozan kayalar Lara'nın tek nefeste gemiye dönmek zorunda bırakırlar. Lara sağ salim gemiye döner. Ama gemide birileri onu bekliyordur. Mafya babası yanındaki adamlarıyla Lara'yı silahla tehdit eder. Lara mızrağı vermek zorunda kalır. Ama adamları, yanlış yaptıkları, mızrağın sadece iyi ellerde zararsız olabileceği konusunda uyarır. Yine de Mafya babası mızrağı alır. Birden bire Mızrak lanetli olduğundan gemi lanetlenir ve birden bire herşey karanlığa gömülür. Lara, karanlıkta bütün adamları yere serer. Mafya babası da ölmüştür. Lara, kaptanın verdiği anahtarla oksijen tüplerini araştırır ve bulur. Gemi batmakta ve her yer alevler, kesik kablolardan elektrik alan sularla kaplıdır. Lara sonunda sersemlemiş olan kaptanı tekrar bulur. Ona, ayağı kalkmasını, kurtulmak için beraber yüzmek gerektiğini söyler. Ama kaptan ümitsizdir. Geminin onun herşeyi olduğunu, onun çocuklarına vereceği tek armağan olduğunu ve bir mafya babasına safça kandığını, bu yüzden kendi cezasını çekeceğini söyler. Lara ise duygulanmuştır. Kaptana hâlâ ikinci bir şansının olduğunu söyler. Ama kaptan ümitsizdir. Lara'ya ayrılması gerektiğini söyler. Lara bunun üzerine gemiden yüzerek kurtulur. Su yüzeyine varır. Denizaltı ise suyun derinliklerinde kaybolur... Aslında Lara Croft'la ilgili dolu dolu kitaplar da yazılır ama sahip olduğumuz bir yaz tatilinden fazlası değil. Real name: Egemen Azaz |